Lingvanex Tranalator

Translator for


translation app

Lingvanex - your universal translation app

Translator for

Download For Free

Translation meaning & definition of the word "substantiate" into Turkish language

Türk diline "önemli" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı

EnglishTurkish

Substantiate

[Gerçekleştirmek]
/səbstænʧiet/

verb

1. Establish or strengthen as with new evidence or facts

  • "His story confirmed my doubts"
  • "The evidence supports the defendant"
    synonym:
  • confirm
  • ,
  • corroborate
  • ,
  • sustain
  • ,
  • substantiate
  • ,
  • support
  • ,
  • affirm

1. Yeni kanıt veya gerçeklerle olduğu gibi kurun veya güçlendirin

  • "Hikayesi şüphelerimi doğruladı"
  • "Kanıtlar sanığı destekliyor"
    eşanlamlı:
  • onaylamak
  • ,
  • doğrulamak
  • ,
  • sürdürmek
  • ,
  • kanıtlamak
  • ,
  • destek

2. Represent in bodily form

  • "He embodies all that is evil wrong with the system"
  • "The painting substantiates the feelings of the artist"
    synonym:
  • incarnate
  • ,
  • body forth
  • ,
  • embody
  • ,
  • substantiate

2. Bedensel formda temsil eder

  • "Sistemde yanlış olan her şeyi somutlaştırıyor"
  • "Resim sanatçının duygularını kanıtlıyor"
    eşanlamlı:
  • somutlaştırmak
  • ,
  • vücuttan atmak
  • ,
  • ihtiva etmek
  • ,
  • kanıtlamak

3. Make real or concrete

  • Give reality or substance to
  • "Our ideas must be substantiated into actions"
    synonym:
  • realize
  • ,
  • realise
  • ,
  • actualize
  • ,
  • actualise
  • ,
  • substantiate

3. Gerçek veya somut olun

  • Gerçeklik veya madde vermek
  • "Fikirlerimiz eylemlere doğrulanmalıdır"
    eşanlamlı:
  • farkına varmak
  • ,
  • gerçekleştirmek
  • ,
  • kanıtlamak

4. Solidify, firm, or strengthen

  • "The president's trip will substantiate good relations with the former enemy country"
    synonym:
  • substantiate

4. Sağlamlaştırın, sağlamlaştırın veya güçlendirin

  • "Başkanın gezisi eski düşman ülkesiyle iyi ilişkileri kanıtlayacak"
    eşanlamlı:
  • kanıtlamak

Examples of using

Prosecutors in court have to substantiate their claims in order to prove a suspect is guilty.
Bir şüphelinin suçlu olduğunu ispatlamak için mahkemedeki savcılar iddialarını kanıtlamak zorundadır.