Translation meaning & definition of the word "stub" into Turkish language
Türk diline "stub" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Stub
[Vurmak]noun
1. A short piece remaining on a trunk or stem where a branch is lost
- synonym:
- stub
1. Bir dalın kaybolduğu bir gövde veya gövde üzerinde kalan kısa bir parça
- eşanlamlı:
- vurmak
2. A small piece
- "A nub of coal"
- "A stub of a pencil"
- synonym:
- nub ,
- stub
2. Küçük bir parça
- "Bir kömür parçası"
- "Bir kalem sapı"
- eşanlamlı:
- topak ,
- vurmak
3. A torn part of a ticket returned to the holder as a receipt
- synonym:
- stub ,
- ticket stub
3. Bir biletin yırtılmış bir kısmı, makbuz olarak sahibine geri döndü
- eşanlamlı:
- vurmak ,
- bilet koçanı
4. The part of a check that is retained as a record
- synonym:
- stub ,
- check stub ,
- counterfoil
4. Bir çek parçası bir kayıt olarak tutulur
- eşanlamlı:
- vurmak ,
- çek koçanı ,
- kupon
5. The small unused part of something (especially the end of a cigarette that is left after smoking)
- synonym:
- butt ,
- stub
5. Bir şeyin kullanılmayan küçük kısmı (özellikle sigara içtikten sonra kalan bir sigaranın sonu)
- eşanlamlı:
- kıç ,
- vurmak
verb
1. Pull up (weeds) by their roots
- synonym:
- stub
1. Köklerinden yukarı (otları) çekin
- eşanlamlı:
- vurmak
2. Extinguish by crushing
- "Stub out your cigarette now"
- synonym:
- stub
2. Ezilerek söndürmek
- "Sigaranı hemen söndür"
- eşanlamlı:
- vurmak
3. Clear of weeds by uprooting them
- "Stub a field"
- synonym:
- stub
3. Onları söküp yabani otlardan arındırın
- "Bir tarla at"
- eşanlamlı:
- vurmak
4. Strike (one's toe) accidentally against an object
- "She stubbed her toe in the dark and now it's broken"
- synonym:
- stub
4. Bir nesneye karşı yanlışlıkla vur (biri ayak parmağı)
- "O karanlıkta ayak parmağını soktu ve şimdi kırık"
- eşanlamlı:
- vurmak