Translation meaning & definition of the word "strict" into Turkish language

adjective

1. Rigidly accurate

• Allowing no deviation from a standard

• "Rigorous application of the law"

• "A strict vegetarian"

synonym:
• rigorous
,
• strict

1. Sert bir şekilde doğru

• Bir standarttan sapmaya izin vermemek

• "Yasanın titiz uygulaması"

• "Sıkı bir vejetaryen"

eşanlamlı:
• sert

2. (of rules) stringently enforced

• "Hard-and-fast rules"

synonym:
• hard-and-fast
,
• strict

2. (kuralların) sıkı bir şekilde uygulanmaktadır

• "Sert ve hızlı kurallar"

eşanlamlı:
• sert ve hızlı
,
• sert

3. Characterized by strictness, severity, or restraint

synonym:
• nonindulgent
,
• strict

3. Sıkılık, ciddiyet veya kısıtlama ile karakterize edilir

eşanlamlı:
• hoşgörülü olmayan
,
• sert

4. Incapable of compromise or flexibility

synonym:
• rigid
,
• strict

4. Uzlaşma veya esneklik sağlayamaz

eşanlamlı:
• sert

5. Severe and unremitting in making demands

• "An exacting instructor"

• "A stern disciplinarian"

• "Strict standards"

synonym:
• stern
,
• strict
,
• exacting

5. Talepte bulunmada şiddetli ve aralıksız

• "Tutkulu bir eğitmen"

• "Kaba bir disiplinci"

• "Kesin standartlar"

eşanlamlı:
• sert
,
• titiz

Examples of using

We have very strict guidelines here.

Burada çok katı kurallarımız var.

We have very strict guidelines here.

Burada çok katı yönetmeliklerimiz var.

Tom is very strict.

Tom çok otoriter.

Tom is very strict.

Tom çok katı.

I'm strict.

Ben katıyım.

Tom is strict.

Tom katı.

You're strict.

Sen katısın.

We're strict.

Biz katıyız.

Tom isn't strict enough with his students.

Tom öğrencilerine karşı yeterince otoriter değildir.

She advised him to go on a strict diet.

O ona sıkı bir diyet yapmasını tavsiye etti.

Our English teacher is both strict and kind.

İngilizce öğretmenimiz hem sert hem de naziktir.

Both of my parents are not strict with me.

Ebeveynlerimin her ikisi de otoriter değil.

My father is very strict with me.

Babam bana karşı çok otoriter.

She was very strict with her children.

O çocuklarına karşı çok sertti.

He was strict in disciplining his children.

Çocuklarını yetiştirmede otoriterdi.

It's important to follow a strict diet.

Sıkı bir diyet takip etmek önemlidir.

My mother is strict about manners.

Annem davranışlar hakkında katıdır.

You may as well know that I am a strict instructor.

Sizde benim otoriter bir eğitmen olduğumu bilseniz iyi olur.

Alice was frightened of her strict mother.

Alice sert annesinden korkmuştu.

The teacher is strict with his students.

Öğretmen öğrencilerine karşı otoriter.