Translation meaning & definition of the word "street" into Turkish language

noun

1. A thoroughfare (usually including sidewalks) that is lined with buildings

• "They walked the streets of the small town"

• "He lives on nassau street"

synonym:
• street

1. Binalarla kaplı bir cadde (genellikle kaldırımlar dahil)

• "Küçük kasabanın sokaklarında yürüdüler"

• "Nassau sokağında yaşıyor"

eşanlamlı:
• sokak

2. The part of a thoroughfare between the sidewalks

• The part of the thoroughfare on which vehicles travel

• "Be careful crossing the street"

synonym:
• street

2. Kaldırımlar arasında bir caddenin parçası

• Caddenin araçların seyahat ettiği kısmı

• "Sokağı geçerken dikkatli ol"

eşanlamlı:
• sokak

3. The streets of a city viewed as a depressed environment in which there is poverty and crime and prostitution and dereliction

• "She tried to keep her children off the street"

synonym:
• street

3. Bir şehrin sokakları, içinde yoksulluk ve suç, fuhuş ve ihmali olan depresif bir ortam olarak görülüyor

• "Çocuklarını sokaktan uzak tutmaya çalıştı"

eşanlamlı:
• sokak

4. A situation offering opportunities

• "He worked both sides of the street"

• "Cooperation is a two-way street"

synonym:
• street

4. Fırsatlar sunan bir durum

• "Sokağın her iki tarafında çalıştı"

• "İşbirliği iki yönlü bir caddedir"

eşanlamlı:
• sokak

5. People living or working on the same street

• "The whole street protested the absence of street lights"

synonym:
• street

5. Aynı sokakta yaşayan veya çalışan insanlar

• "Bütün sokak sokak lambalarının yokluğunu protesto etti"

eşanlamlı:
• sokak

Examples of using

Tom pointed at something across the street.

Tom caddenin karşısındaki bir şeyi gösterdi.

Tom offered to help the old lady cross the street.

Tom yaşlı bayana caddeyi geçmesi için yardım etmeyi önerdi.

Tom motioned up the street.

Tom caddeyi işaret etti.

Tom felt a little uneasy as he walked down the deserted street in the middle of the night.

Tom gecenin ortasında terk edilmiş sokaktan aşağıya doğru yürürken biraz huzursuz hissetti.

Tom always says hi to me when we pass each other on the street.

Tom sokakta birbirimizi geçerken bana her zaman merhaba diyor.

Tom whistled a tune as he walked down the street.

Tom caddeden aşağıya doğru yürürken ıslıkla bir melodi çaldı.

Tom went out onto the street.

Tom caddeye çıktı.

You can't park on this street.

Bu sokağa park edemezsin.

On the street there were many people.

Sokakta çok insan vardı.

The police are watching us from across the street.

Polisler bizi sokağın karşı tarafından izliyor.

The police are watching us from across the street.

Polisler bizi caddenin karşı tarafından izliyor.

Texting while crossing the street is dangerous.

Karşıdan karşıya geçerken mesaj yazmak tehlikelidir.

Texting while crossing the street is dangerous.

Yoldan karşıya geçerken mesaj yazmak tehlikelidir.

There are two strangers walking on the street.

Sokakta yürüyen iki yabancı var.

There are two strangers walking on the street.

Caddede yürüyen iki yabancı var.

There are some old houses in this street.

Bu sokakta birkaç eski ev var.

Tom lives just down the street from Mary.

Tom Mary'den gelen caddenin tam aşağısında yaşıyor.

Tom and Mary live on the same street.

Tom ve Mary aynı caddede yaşıyorlar.

Tom lives on the same street as Mary.

Tom Mary'nin yaşadığı aynı caddede yaşıyor.

Tom lives on the same street as Mary.

Tom Mary ile aynı caddede yaşıyor.