Examples of using
Tom was a stranger.
Tom bir yabancıydı.
Tom is a stranger.
Tom bir yabancı.
Tom isn't a stranger.
Tom bir yabancı değil.
Don't be a stranger.
Arayı soğutmayalım.
Don't be a stranger.
İrtibatı koparmayalım.
She's a complete stranger to me.
O bana göre tam bir yabancı.
As far as I'm concerned, she's a complete stranger.
Bildiğim kadarıyla o tam bir yabancı.
Tom is a stranger in this town.
Tom bu kasabada bir yabancıdır.
I was a stranger.
Ben bir yabancıydım.
Tom is a stranger here.
Tom burada bir yabancıdır.
There is a stranger in front of the house.
Evin önünde bir yabancı var.
A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else.
Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.
He treats me as if I were a stranger.
Bana sanki bir yabancıymışım gibi davranıyor.
A stranger spoke to me on the bus.
Otobüste bir yabancı benimle konuştu.
She is an utter stranger to me.
O, bana tamamen yabancıdır.
She started talking with a stranger.
O bir yabancı ile konuşmaya başladı.
She eyed the stranger suspiciously.
Yabancıya kuşkuyla baktı.
She is a total stranger to me.
O, bana karşı tamamen yabancı.
He is a total stranger to me.
O, bana tamamen yabancı.
He treats me as if I am a stranger.
Bana sanki bir yabancıymışım gibi davrandı.
