Translation meaning & definition of the word "strand" into Turkish language
Türk diline "iplik" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Strand
[Sahil]noun
1. A pattern forming a unity within a larger structural whole
- "He tried to pick up the strands of his former life"
- "I could hear several melodic strands simultaneously"
- synonym:
- strand
1. Daha büyük bir yapısal bütün içinde bir birlik oluşturan bir desen
- "Eski hayatının iplerini toplamaya çalıştı"
- "Aynı anda birkaç melodik iplik duyabiliyordum"
- eşanlamlı:
- sahil
2. Line consisting of a complex of fibers or filaments that are twisted together to form a thread or a rope or a cable
- synonym:
- strand
2. Bir iplik veya ip veya kablo oluşturmak için birbirine bükülmüş bir lif veya filament kompleksinden oluşan çizgi
- eşanlamlı:
- sahil
3. A necklace made by a stringing objects together
- "A string of beads"
- "A strand of pearls"
- synonym:
- chain ,
- string ,
- strand
3. Bir araya gelen yaylı nesneler tarafından yapılmış bir kolye
- "Bir boncuk dizisi"
- "Bir inci teli"
- eşanlamlı:
- zincir ,
- kordon ,
- sahil
4. A very slender natural or synthetic fiber
- synonym:
- fibril ,
- filament ,
- strand
4. Çok ince doğal veya sentetik bir elyaf
- eşanlamlı:
- elyaf ,
- filament ,
- sahil
5. A poetic term for a shore (as the area periodically covered and uncovered by the tides)
- synonym:
- strand
5. Bir kıyı için şiirsel bir terim (döngüler tarafından periyodik olarak kapsanan ve ortaya çıkarılan alan olarak)
- eşanlamlı:
- sahil
6. A street in west central london famous for its theaters and hotels
- synonym:
- Strand
6. Batı londra'da tiyatro ve otelleriyle ünlü bir sokak
- eşanlamlı:
- Sahil
verb
1. Leave stranded or isolated with little hope of rescue
- "The travellers were marooned"
- synonym:
- maroon ,
- strand
1. Kurtarma umuduyla mahsur veya izole bırakın
- "Yolcular şaşkına döndü"
- eşanlamlı:
- maron ,
- sahil
2. Drive (a vessel) ashore
- synonym:
- strand
2. Sürücü (bir gemi) karaya
- eşanlamlı:
- sahil
3. Bring to the ground
- "The storm grounded the ship"
- synonym:
- ground ,
- strand ,
- run aground
3. Yere sermek
- "Fırtına gemiyi toprakladı"
- eşanlamlı:
- zemin ,
- sahil ,
- karaya oturtmak