Translation meaning & definition of the word "sting" into Turkish language
Türk diline "sting" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Sting
[Sting]noun
1. A kind of pain
- Something as sudden and painful as being stung
- "The sting of death"
- "He felt the stinging of nettles"
- synonym:
- sting ,
- stinging
1. Bir tür acı
- Sokulmak kadar ani ve acı verici bir şey
- "Ölüm acısı"
- "Isırgan otlarının battığını hissetti"
- eşanlamlı:
- sting ,
- kaşındıran
2. A mental pain or distress
- "A pang of conscience"
- synonym:
- pang ,
- sting
2. Zihinsel bir acı veya sıkıntı
- "Bir pang vicdan"
- eşanlamlı:
- pancark ,
- sting
3. A painful wound caused by the thrust of an insect's stinger into skin
- synonym:
- sting ,
- bite ,
- insect bite
3. Bir böceğin iğnesinin cilde itilmesinden kaynaklanan ağrılı bir yara
- eşanlamlı:
- sting ,
- ısırmak ,
- böcek ısırığı
4. A swindle in which you cheat at gambling or persuade a person to buy worthless property
- synonym:
- bunco ,
- bunco game ,
- bunko ,
- bunko game ,
- con ,
- confidence trick ,
- confidence game ,
- con game ,
- gyp ,
- hustle ,
- sting ,
- flimflam
4. Kumarda hile yaptığınız veya bir kişiyi değersiz mülk satın almaya ikna ettiğiniz bir dolandırıcılık
- eşanlamlı:
- tavşan ,
- bunco oyunu ,
- bunko ,
- bunko oyunu ,
- karşı ,
- dolandırıcılık ,
- üçkâğıtçılık ,
- oyun ,
- hilebaz ,
- koşuşturmak ,
- sting ,
- boş lâf
verb
1. Cause a sharp or stinging pain or discomfort
- "The sun burned his face"
- synonym:
- bite ,
- sting ,
- burn
1. Keskin veya batma bir ağrı veya rahatsızlığa neden olur
- "Güneş yüzünü yaktı"
- eşanlamlı:
- ısırmak ,
- sting ,
- yakmak
2. Deliver a sting to
- "A bee stung my arm yesterday"
- synonym:
- sting ,
- bite ,
- prick
2. Sokmak
- "Dün kolumu bir arı soktu"
- eşanlamlı:
- sting ,
- ısırmak ,
- dikmek
3. Saddle with something disagreeable or disadvantageous
- "They stuck me with the dinner bill"
- "I was stung with a huge tax bill"
- synonym:
- stick ,
- sting
3. Hoş olmayan veya dezavantajlı bir şeyle eyerleyin
- "Beni akşam yemeği faturasına soktular"
- "Büyük bir vergi faturası ile sokuldum"
- eşanlamlı:
- yapışmak ,
- sting
4. Cause a stinging pain
- "The needle pricked his skin"
- synonym:
- prick ,
- sting ,
- twinge
4. Acıtmak
- "İğne derisini deldi"
- eşanlamlı:
- dikmek ,
- sting ,
- sancımak
5. Cause an emotional pain, as if by stinging
- "His remark stung her"
- synonym:
- sting
5. Sanki acı çekerek duygusal bir acıya neden olur
- "Onun yorumu onu soktu"
- eşanlamlı:
- sting