Tom is nibbling on a carrot stick.
Tom bir havuç çubuğunu kemiriyor.
I think you'd better stick with Tom.
Sanırım Tom'a bağlı kalsan iyi olur.
I think we should stick together.
Bence birbirimize kenetlenmeliyiz.
I think I'll stick around for a while.
Sanırım bir süre buralarda kalacağım.
I doubt Tom will stick around.
Tom'un etrafta kalacağından şüpheliyim.
I'll stick with Tom.
Tom'a sadık kalacağım.
I'll stick around.
Ben buralarda takılacağım.
We'll stick together.
Birbirimize yapışacağız.
Stir the paint with a stick.
Boyayı bir çubukla karıştırın.
Stir the paint with a stick.
Boyayı bir çubukla karıştırın.
I think you should stick to your training schedule.
Bence antrenman programına sadık kalmalısın.
What I don't understand is why Tom didn't stick around and help us.
Anlamadığım şey Tom'un neden buralarda takılıp bize yardım etmediği.
Mary's husband didn't even stick around until the baby was born.
Mary'nin kocası bebek doğana kadar ortalıkta bile kalmadı.
Grandma sprinkled flour on the rolling pin so the dough wouldn't stick to it.
Büyükanne oklavanın üzerine un serpti, böylece hamur yapışmazdı.
Erasmus students often stick with other students from the same country.
Erasmus öğrencileri genellikle aynı ülkeden diğer öğrencilerle birlikte kalırlar.
The shadow of the stick is visible.
Sopanın gölgesi görünüyor.
The dog can bring back a stick.
Köpek bir sopayı geri getirebilir.
Please stick out your tongue.
Lütfen dilini dışarı çıkar.
The dog sniffed the stick.
Köpek sopayı kokladı.
Wet clothes stick to your skin.
Islak giysiler cildinize yapışır.
For free English to Turkish translation, utilize the Lingvanex translation apps.
We apply ultimate machine translation technology and artificial intelligence to offer a free Turkish-English online text translator.