Translation meaning & definition of the word "stealing" into Turkish language

noun

1. The act of taking something from someone unlawfully

• "The thieving is awful at kennedy international"

synonym:
• larceny
,
• theft
,
• thievery
,
• thieving
,
• stealing

1. Yasadışı bir şekilde birinden bir şey alma eylemi

• "Hırsızlık kennedy international'da berbat bir şey"

eşanlamlı:
• hırsızlık
,
• çalmak

2. Avoiding detection by moving carefully

synonym:
• stealth
,
• stealing

2. Dikkatli hareket ederek tespitten kaçınma

eşanlamlı:
• gizlilik
,
• çalmak

Examples of using

Tom accused Mary of stealing.

Tom Mary'yi çalmakla suçladı.

You're the one who suggested stealing Tom's car.

Tom'un arabasını çalmayı öneren sensin.

Tom was accused of stealing money from the cash register.

Tom yazar kasadan para çalmakla suçlandı.

Tom was caught stealing money from the cash register.

Tom yazar kasadan para çalarken yakalandı.

Tom caught Mary stealing money from the cash register.

Tom Mary'yi yazar kasadan para çalarken yakaladı.

I saw Tom stealing something out of your purse.

Tom'un çantandan bir şey çaldığını gördüm.

Isn't that stealing?

O hırsızlık değil mi?

Tom accused Mary of stealing his money, but she denied it.

Tom Mary'yi parasını çalmakla suçladı fakat o inkar etti.

It's stealing.

Bu bir soygun.

Tom has no qualms about stealing other people's food.

Tom'un diğer insanların yiyeceğini çalmakla ilgili vicdan azabı yok.

Tom accused Mary of stealing his money.

Tom Mary'yi parasını çalmakla suçladı.

Tom accused Mary of stealing some money.

Tom, Mary'yi biraz para çalmakla suçladı.

Tom caught Mary stealing his money from the cash register.

Tom Mary'yi yazarkasadan parasını çalarken yakaladı.

Tom confessed to stealing the money.

Tom parayı çaldığını itiraf etti.

Tom was seen stealing apples from the neighbor's tree.

Tom komşunun ağacından elma çalarken görüldü.

She told me about the evils of stealing.

O bana çalmanın kötülüklerinden bahsetti.

I shouldn't have accused him of stealing the money.

Onu parayı çalmakla suçlamamalıydım.

Tom accused the employee of stealing.

Tom işçiyi çalmakla suçladı.

She accused him of stealing her car.

O, onu arabasını çalmakla suçladı.