Translation meaning & definition of the word "station" into Turkish language

noun

1. A facility equipped with special equipment and personnel for a particular purpose

• "He started looking for a gas station"

• "The train pulled into the station"

synonym:
• station

1. Belirli bir amaç için özel ekipman ve personel ile donatılmış bir tesis

• "Bir benzin istasyonu aramaya başladı"

• "Tren istasyona girdi"

eşanlamlı:
• istasyon

2. Proper or designated social situation

• "He overstepped his place"

• "The responsibilities of a man in his station"

• "Married above her station"

synonym:
• place
,
• station

2. Uygun veya belirlenmiş sosyal durum

• "Yerini aştı"

• "İstasyonundaki bir adamın sorumlulukları"

• "Istasyonunun üstünde evlendi"

eşanlamlı:
• yer
,
• istasyon

3. (nautical) the location to which a ship or fleet is assigned for duty

synonym:
• station

3. (nautical) bir gemi veya filonun görev için atandığı yer

eşanlamlı:
• istasyon

4. The position where someone (as a guard or sentry) stands or is assigned to stand

• "A soldier manned the entrance post"

• "A sentry station"

synonym:
• post
,
• station

4. Birinin (gardiyan veya nöbetçi olarak) durduğu veya ayakta durması için görevlendirildiği pozisyon

• "Giriş direğine bir asker bindi"

• "Bir nöbetçi istasyonu"

eşanlamlı:
• posta
,
• istasyon

5. The frequency assigned to a broadcasting station

synonym:
• station

5. Bir yayın istasyonuna atanan frekans

eşanlamlı:
• istasyon

verb

1. Assign to a station

synonym:
• station
,
• post
,
• send
,
• place

1. Bir istasyona atamak

eşanlamlı:
• istasyon
,
• posta
,
• göndermek
,
• yer

Examples of using

Can you drive me to the station?

Beni istasyona götürür müsün?

We ask that you don't smoke in the station.

Sizden tren istasyonunda sigara içmemenizi rica ediyoruz.

I have arrived at the train station.

Tren istasyonuna ulaştım.

I'll meet you at the station.

Seninle istasyonda buluşacağım.

The train is leaving the station.

Tren istasyondan ayrılıyor.

Will anybody be at the station to meet me?

Beni karşılamak için istasyonda birisi olacak mı?

I asked Tom to wait for me at the train station.

Tom'dan beni tren istasyonunda beklemesini istedim.

I asked Tom to meet me at the train station.

Tom'a benimle tren istasyonunda buluşmasını istedim.

I asked Tom to drive me to the train station.

Tom'dan beni tren istasyonuna bırakmasını istedim.

I asked Tom to drive me to the train station.

Tom'dan beni tren istasyonuna götürmesini istedim.

Tom stood alone under a big clock in the deserted train station.

Tom tenha tren istasyonunda büyük bir saatin altında tek başına durdu.

I called Tom from the police station.

Tom'u polis karakolundan aradım.

I agreed to meet Tom in front of the station.

İstasyonun önünde Tom'u karşılamayı kabul ettim.

Tom arrived at the train station just as his train was pulling away from the platform.

Tom treni tam perondan ayrılıyorken istasyona geldi.

Where's the station?

İstasyon nerede?

You can go to the bus station.

Otobüs durağına gidebilirsiniz.

I need a driver to take me to the station. It's raining.

Beni istasyona götürecek bir şoför lâzım. Yağmur yağıyor.

How do I get to the bus station?

Otobüs terminaline nasıl giderim?

Do you want me to take you to the station?

Seni istasyona bırakmamı ister misin?

What station is it?

Bu hangi istasyon?