Translation meaning & definition of the word "starve" into Turkish language
Türk diline "açlık" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Starve
[Açlıktan ölmek]/stɑrv/
verb
1. Be hungry
- Go without food
- "Let's eat--i'm starving!"
- synonym:
- starve ,
- hunger ,
- famish
1. Aç olmak
- Yemeksiz gitmek
- "Yemek yiyelim, açlıktan ölüyorum!"
- eşanlamlı:
- açlıktan ölmek ,
- açlık ,
- meşhur
2. Die of food deprivation
- "The political prisoners starved to death"
- "Many famished in the countryside during the drought"
- synonym:
- starve ,
- famish
2. Yiyecek yoksunluğundan ölmek
- "Siyasi tutuklular açlıktan öldüler"
- "Çoğu kuraklık sırasında kırsal kesimde açlıktan öldü"
- eşanlamlı:
- açlıktan ölmek ,
- meşhur
3. Deprive of food
- "They starved the prisoners"
- synonym:
- starve ,
- famish
3. Yiyecek mahrumiyeti
- "Salahları aç bıraktılar"
- eşanlamlı:
- açlıktan ölmek ,
- meşhur
4. Have a craving, appetite, or great desire for
- synonym:
- crave ,
- hunger ,
- thirst ,
- starve ,
- lust
4. Bir özlem, iştah veya büyük bir arzu var
- eşanlamlı:
- arzulamak ,
- açlık ,
- susuzluk ,
- açlıktan ölmek ,
- arzu
5. Deprive of a necessity and cause suffering
- "He is starving her of love"
- "The engine was starved of fuel"
- synonym:
- starve
5. Bir zorunluluktan mahrum kalmak ve acı çektirmek
- "Onu aşktan aç bırakıyor"
- "Motor yakıttan yoksun kaldı"
- eşanlamlı:
- açlıktan ölmek
Examples of using
Tom won't starve.
Tom açlıktan ölmeyecek.
Tom will starve.
Tom açlıktan ölecek.
We'll starve.
Açlıktan öleceğiz.