Translation meaning & definition of the word "stampede" into Turkish language
Türk diline "damgalı" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Stampede
[Ayaklandırmak]/stæmpid/
noun
1. A headlong rush of people on a common impulse
- "When he shouted `fire' there was a stampede to the exits"
- synonym:
- stampede
1. Ortak bir dürtü üzerinde insanların bir kafa uzun acele
- "Hafif diye bağırdığında çıkışlara bir izdiham vardı"
- eşanlamlı:
- ayaklandırmak
2. A wild headlong rush of frightened animals (horses or cattle)
- synonym:
- stampede
2. Korkmuş hayvanların vahşi bir uzun acele (at veya sığır)
- eşanlamlı:
- ayaklandırmak
verb
1. Cause to run in panic
- "Thunderbolts can stampede animals"
- synonym:
- stampede
1. Panik içinde koşmak
- "Thunderboltlar hayvanları ezebilir"
- eşanlamlı:
- ayaklandırmak
2. Cause a group or mass of people to act on an impulse or hurriedly and impulsively
- "The tavern owners stampeded us into overeating"
- synonym:
- stampede
2. Bir grup veya insan kitlesinin bir dürtü üzerinde veya aceleyle ve dürtüsel olarak hareket etmesine neden olun
- "Bahçe sahipleri bizi aşırı yemeye zorladı"
- eşanlamlı:
- ayaklandırmak
3. Act, usually en masse, hurriedly or on an impulse
- "Companies will now stampede to release their latest software"
- synonym:
- stampede
3. Genellikle topluca, aceleyle veya dürtü ile hareket edin
- "Şirketler şimdi en son yazılımlarını yayınlamak için damgalanacak"
- eşanlamlı:
- ayaklandırmak
4. Run away in a stampede
- synonym:
- stampede
4. Izdiham içinde kaçmak
- eşanlamlı:
- ayaklandırmak
Examples of using
Commentators have variously described the sound of vuvuzelas as "annoying" and "satanic" and compared it with "a stampede of noisy elephants", "a deafening swarm of locusts", "a goat on the way to slaughter", "a giant hive full of very angry bees", and "a duck on speed".
Maç spikerleri vuvuzelaların seslerini "rahatsız edici" ve "şeytani" gibi çeşitli şekillerde tarif ettiler ve onu "gürültücü fillerin izdihamı", "sağır eden çekirge sürüsü", "katliam yolundaki bir keçi", "çok kızgın arılarla dolu büyük bir kovan" ve "hızlı ördek"'e benzettiler.