Translation meaning & definition of the word "stall" into Turkish language
Türk diline "dur" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Stall
[Stand]noun
1. A compartment in a stable where a single animal is confined and fed
- synonym:
- stall
1. Tek bir hayvanın hapsedildiği ve beslendiği ahırdaki bir bölme
- eşanlamlı:
- stand
2. Small area set off by walls for special use
- synonym:
- booth ,
- cubicle ,
- stall ,
- kiosk
2. Özel kullanım için duvarlarla ayrılmış küçük alan
- eşanlamlı:
- kabin ,
- odacık ,
- stand ,
- köşk
3. A booth where articles are displayed for sale
- synonym:
- stall ,
- stand ,
- sales booth
3. Makalelerin satılık olarak sergilendiği bir stand
- eşanlamlı:
- stand ,
- durmak ,
- satış kabini
4. A malfunction in the flight of an aircraft in which there is a sudden loss of lift that results in a downward plunge
- "The plane went into a stall and i couldn't control it"
- synonym:
- stall
4. Ani bir asansör kaybının olduğu bir uçağın uçuşunda bir arıza, aşağı doğru bir dalma ile sonuçlanır
- "Uçak duraklara gitti ve ben kontrol edemedim"
- eşanlamlı:
- stand
5. Seating in the forward part of the main level of a theater
- synonym:
- stall
5. Bir tiyatronun ana seviyesinin ileri kısmında oturma
- eşanlamlı:
- stand
6. Small individual study area in a library
- synonym:
- carrel ,
- carrell ,
- cubicle ,
- stall
6. Bir kütüphanede küçük bireysel çalışma alanı
- eşanlamlı:
- carrel ,
- carrell ,
- odacık ,
- stand
7. A tactic used to mislead or delay
- synonym:
- stall ,
- stalling
7. Yanlış yönlendirmek veya geciktirmek için kullanılan bir taktik
- eşanlamlı:
- stand ,
- oyalama
verb
1. Postpone doing what one should be doing
- "He did not want to write the letter and procrastinated for days"
- synonym:
- procrastinate ,
- stall ,
- drag one's feet ,
- drag one's heels ,
- shillyshally ,
- dilly-dally ,
- dillydally
1. Yapılması gereken şeyi yapmayı ertelemek
- "Efteri yazmak istemedi ve günlerce erteledi"
- eşanlamlı:
- geciktirmek ,
- stand ,
- birinin ayağını sürükleyin ,
- birinin topuklarını sürükleyin ,
- sill shely ,
- oyalanmak
2. Come to a stop
- "The car stalled in the driveway"
- synonym:
- stall ,
- conk
2. Durağa gelmek
- "Araba araba yolunda durdu"
- eşanlamlı:
- stand ,
- burun
3. Deliberately delay an event or action
- "She doesn't want to write the report, so she is stalling"
- synonym:
- stall
3. Bir olayı veya eylemi kasıtlı olarak geciktirmek
- "Rapor yazmak istemiyor, bu yüzden oyalıyor"
- eşanlamlı:
- stand
4. Put into, or keep in, a stall
- "Stall the horse"
- synonym:
- stall
4. Bir durak içine koyun veya içeride tutun
- "Atı durdurun"
- eşanlamlı:
- stand
5. Experience a stall in flight, of airplanes
- synonym:
- stall
5. Uçuşta, uçaklarda bir durak deneyimi yaşayın
- eşanlamlı:
- stand
6. Cause an airplane to go into a stall
- synonym:
- stall
6. Çünkü bir uçak bir durak içine gitmek
- eşanlamlı:
- stand
7. Cause an engine to stop
- "The inexperienced driver kept stalling the car"
- synonym:
- stall
7. Motorun durmasına neden olmak
- "Deneyimli olmayan sürücü arabayı durdurmaya devam etti"
- eşanlamlı:
- stand