Translation meaning & definition of the word "stale" into Turkish language
Türk diline "soya" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Stale
[Eskimiş]/stel/
verb
1. Urinate, of cattle and horses
- synonym:
- stale
1. İdrar, sığır ve at
- eşanlamlı:
- eskimiş
adjective
1. Lacking freshness, palatability, or showing deterioration from age
- "Stale bread"
- "The beer was stale"
- synonym:
- stale
1. Tazelik eksikliği, lezzetlilik veya yaştan itibaren bozulma gösterme
- "Salı ekmek"
- "Bira bayattı" demek"
- eşanlamlı:
- eskimiş
2. Lacking originality or spontaneity
- No longer new
- "Moth-eaten theories about race"
- "Stale news"
- synonym:
- cold ,
- stale ,
- dusty ,
- moth-eaten
2. Özgünlük veya kendiliğindenlik eksikliği
- Artık yeni değil
- "Irkla ilgili güve yemiş teorileri"
- "Kalıp haber"
- eşanlamlı:
- soğuk ,
- eskimiş ,
- tozlu ,
- güve yemiş
Examples of using
The bread is stale.
Ekmek bayattır.
This popcorn tastes stale. I wonder when it was popped.
Bu patlamış mısırların tadı bayat. Ne zaman yapıldıklarını merak ediyorum.