Translation meaning & definition of the word "spur" into Turkish language
Türk diline "spur" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Spur
[Dürtmek]noun
1. A verbalization that encourages you to attempt something
- "The ceaseless prodding got on his nerves"
- synonym:
- goad ,
- goading ,
- prod ,
- prodding ,
- urging ,
- spur ,
- spurring
1. Bir şeyi denemenizi teşvik eden bir sözelleştirme
- "Süresiz haydutluk sinirlerine dokundu"
- eşanlamlı:
- dürtmek ,
- goading ,
- özendirmek ,
- ürpertici ,
- dürtü ,
- mahmuzlayan
2. Any sharply pointed projection
- synonym:
- spur ,
- spine ,
- acantha
2. Herhangi bir keskin sivri projeksiyon
- eşanlamlı:
- dürtmek ,
- omurga ,
- akantha
3. Tubular extension at the base of the corolla in some flowers
- synonym:
- spur
3. Bazı çiçeklerde korolla tabanında borulu uzantı
- eşanlamlı:
- dürtmek
4. A sharp prod fixed to a rider's heel and used to urge a horse onward
- "Cowboys know not to squat with their spurs on"
- synonym:
- spur ,
- gad
4. Bir binicinin topuğuna sabitlenmiş ve bir atı ileriye doğru itmek için kullanılan keskin bir ürün
- "Kovboylar mahmuzlarıyla çömelmemeyi bilirler"
- eşanlamlı:
- dürtmek ,
- gad
5. A railway line connected to a trunk line
- synonym:
- branch line ,
- spur track ,
- spur
5. Bir ana hatta bağlı bir demiryolu hattı
- eşanlamlı:
- iltisak hattı ,
- düz iz ,
- dürtmek
verb
1. Incite or stimulate
- "The academy was formed to spur research"
- synonym:
- spur
1. Teşvik edin veya uyarın
- "Akademi araştırmayı teşvik etmek için kuruldu"
- eşanlamlı:
- dürtmek
2. Give heart or courage to
- synonym:
- spur ,
- goad
2. Cesaret veya yürek ver
- eşanlamlı:
- dürtmek
3. Strike with a spur
- synonym:
- spur
3. Dürtüyle vurmak
- eşanlamlı:
- dürtmek
4. Goad with spurs
- "The rider spurred his horse"
- synonym:
- spur
4. Mahmuzlu goad
- "Binici atını dürttü"
- eşanlamlı:
- dürtmek
5. Equip with spurs
- "Spur horses"
- synonym:
- spur
5. Mahmuzlarla donatmak
- "Kürk atları"
- eşanlamlı:
- dürtmek