Tom spread some strawberry jam on a slice of bread.
Tom bir dilim ekmeğin üzerine biraz çilek reçeli sürdü.
The disease spread in several ways.
Hastalık birkaç şekilde yayıldı.
The riot spread across the city.
İsyan tüm şehre yayıldı.
They opposed any further spread of slavery.
Köleliğin daha fazla yayılmasına karşı çıktılar.
They wanted no further spread of slavery.
Köleliğin daha fazla yayılmasını istemiyorlardı.
A dreary landscape spread out for miles in all directions.
Her yöne kilometrelerce uzanan kasvetli bir manzara.
At what rate did the illness spread?
Hastalık ne hızla yayıldı?
The cancer had spread to several organs.
Kanser birkaç organa yayılmıştı.
Drastic measures must be taken to prevent the further spread of the virus.
Virüsün daha fazla yayılmasını önlemek için sert önlemler alınmalıdır.
The poison spread through his whole body.
Zehir tüm vücuduna yayıldı.
The news of his death spread around.
Ölüm haberi etrafa yayıldı.
The news of his death spread.
Ölüm haberi yayıldı.
She spread the butter on the bread.
Tereyağını ekmeğin üzerine sürdü.
She spread honey thickly on her toast.
Tostunun üzerine kalın bal serdi.
She spread a cloth over the table.
Masanın üzerine bir bez serdi.
She spread the gossip all over the town.
Dedikoduyu kasabanın her yerine yaydı.
He spread butter on the bread.
Ekmeğin üzerine tereyağı sürdü.
Let's spread the map on the table and talk it over.
Haritayı masaya yayalım ve konuşalım.
For free English to Turkish translation, utilize the Lingvanex translation apps.
We apply ultimate machine translation technology and artificial intelligence to offer a free Turkish-English online text translator.