Translation meaning & definition of the word "sporting" into Turkish language
Türk diline "spor" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Sporting
[Sportif]/spɔrtɪŋ/
adjective
1. Exhibiting or calling for sportsmanship or fair play
- "A clean fight"
- "A sporting solution of the disagreement"
- "Sportsmanlike conduct"
- synonym:
- clean ,
- sporting ,
- sporty ,
- sportsmanlike
1. Sportmenlik veya adil oyun sergilemek veya çağırmak
- "Temiz bir dövüş"
- "Karşılaşmazlığın sportif bir çözümü"
- "Spor adamı davranışı"
- eşanlamlı:
- temiz ,
- sportif ,
- sportmence
2. Relating to or used in sports
- "Sporting events"
- "Sporting equipment"
- synonym:
- sporting
2. Sporla ilgili veya sporda kullanılan
- "Spor etkinlikleri"
- "Spor ekipmanları"
- eşanlamlı:
- sportif
3. Involving risk or willingness to take a risk
- "A sporting chance"
- "Sporting blood"
- synonym:
- sporting
3. Risk almak için risk veya isteklilik dahil etmek
- "Spor şansı" demek"
- "Kan sporu"
- eşanlamlı:
- sportif
4. Preoccupied with the pursuit of pleasure and especially games of chance
- "Led a dissipated life"
- "A betting man"
- "A card-playing son of a bitch"
- "A gambling fool"
- "Sporting gents and their ladies"
- synonym:
- dissipated ,
- betting ,
- card-playing ,
- sporting
4. Zevk arayışı ve özellikle şans oyunları ile meşgul
- "Dağılmış bir hayat sürdü"
- "Bahis adamı" gibi"
- "Kart oynayan bir orospu çocuğu"
- "Kumar aptalı"
- "Erkekler ve onların hanımları spor"
- eşanlamlı:
- dağılmış ,
- bahis ,
- kart oyunu ,
- sportif
Examples of using
Tom owns a sporting goods store.
Tom bir spor ürünleri mağazasına sahip.