Translation meaning & definition of the word "spoken" into Turkish language

adjective

1. Uttered through the medium of speech or characterized by speech

• Sometimes used in combination

• "A spoken message"

• "The spoken language"

• "A soft-spoken person"

• "Sharp-spoken"

synonym:
• spoken

1. Konuşma aracıyla söylenir veya konuşma ile karakterize edilir

• Bazen kombinasyon halinde kullanılır

• "Konuşulan bir mesaj"

• "Konuşma dili" olarak"

• "Yumuşak konuşan bir insan"

• "Keskin sözlü"

eşanlamlı:
• konuşulan

Examples of using

Tom hasn't spoken to me for several days.

Tom birkaç gündür benimle konuşmadı.

If Tom could've spoken French, he'd have had more fun.

Tom Fransızca konuşabilseydi daha çok eğlenirdi.

I wish I could have spoken French.

Keşke Fransızca konuşabilseydim.

Have you ever spoken to Tom in French?

Tom'la hiç Fransızca konuştun mu?

I wish I could have spoken more French.

Keşke daha çok Fransızca konuşabilseydim.

We often hear French being spoken here.

Burada çoğunlukla Fransızcanın konuşulduğunu duyarız.

When was the last time you heard French being spoken?

Fransızcanın konuşulduğunu en son ne zaman duydun?

Yesterday was the first time I had spoken to Tom in French.

Dün ilk kez Tom'la Fransızca konuştum.

I'm more interested in spoken French than in written French.

Konuşulan Fransızcayla yazılan Fransızcadan daha çok ilgileniyorum.

If you want to really improve your French, you should move to a country where it's spoken.

Fransızcanı gerçekten geliştirmek istiyorsan, konuşulduğu bir ülkeye taşınmalısın.

If I could have spoken French better, I might have gotten that job.

Fransızcayı daha iyi konuşabilseydim, o işi alırdım.

It's been a long time since I've spoken French.

Fransızca konuştuğumdan beri uzun zaman oldu.

I haven't spoken French in a long time.

Uzun bir süre Fransızca konuşmadım.

I've never spoken French to Tom.

Tom'la hiç Fransızca konuşmadım.

I haven't spoken with Tom yet.

Tom'la henüz konuşmadım.

I haven't spoken to you before, have I?

Seninle daha önce konuşmadım, değil mi?

I haven't spoken to Tom.

Tom'la konuşmadım.

I haven't spoken to Tom yet.

Tom'la henüz konuşmadım.

I haven't spoken to Tom since.

Çoktan beri Tom'la konuşmadım.

I haven't spoken to Tom in three weeks.

Üç haftadır Tom'la konuşmadım.