Translation meaning & definition of the word "sparkle" into Turkish language
Türk diline "köpük" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Sparkle
[Işıldamak]/spɑrkəl/
noun
1. Merriment expressed by a brightness or gleam or animation of countenance
- "He had a sparkle in his eye"
- "There's a perpetual twinkle in his eyes"
- synonym:
- sparkle ,
- twinkle ,
- spark ,
- light
1. Bir parlaklık veya parıltı ya da countenance animasyonu ile ifade edilen neşe
- "Gözünde bir parıltı vardı"
- "Gözlerinde sürekli bir parıltı var"
- eşanlamlı:
- ışıldamak ,
- kıvılcım ,
- ışık
2. The occurrence of a small flash or spark
- synonym:
- glitter ,
- sparkle ,
- coruscation
2. Küçük bir flaş veya kıvılcım oluşumu
- eşanlamlı:
- parıltı ,
- ışıldamak ,
- ışıldama
3. The quality of shining with a bright reflected light
- synonym:
- glitter ,
- glister ,
- glisten ,
- scintillation ,
- sparkle
3. Parlak yansıyan ışıkla parlamanın kalitesi
- eşanlamlı:
- parıltı ,
- parlaklık ,
- parlamak ,
- ışıldama ,
- ışıldamak
verb
1. Reflect brightly
- "Unquarried marble sparkled on the hillside"
- synonym:
- sparkle ,
- scintillate ,
- coruscate
1. Parlak bir şekilde yansıtmak
- "Merkezi olmayan mermer yamaçta parladı"
- eşanlamlı:
- ışıldamak
2. Be lively or brilliant or exhibit virtuosity
- "The musical performance sparkled"
- "A scintillating conversation"
- "His playing coruscated throughout the concert hall"
- synonym:
- sparkle ,
- scintillate ,
- coruscate
2. Canlı veya parlak olun veya virtüözlük gösterin
- "Müziksel performans parladı"
- "Parıldayan bir konuşma"
- "Konser salonu boyunca çalması şımartıldı"
- eşanlamlı:
- ışıldamak
3. Emit or produce sparks
- "A high tension wire, brought down by a storm, can continue to spark"
- synonym:
- spark ,
- sparkle
3. Kıvılcım yayar veya üretir
- "Bir fırtına tarafından düşürülen yüksek gerilimli bir tel kıvılcım çıkarmaya devam edebilir"
- eşanlamlı:
- kıvılcım ,
- ışıldamak
4. Become bubbly or frothy or foaming
- "The boiling soup was frothing"
- "The river was foaming"
- "Sparkling water"
- synonym:
- foam ,
- froth ,
- fizz ,
- effervesce ,
- sparkle ,
- form bubbles
4. Kabarcıklı veya köpüklü veya köpüklü olun
- "Kaynayan çorba köpürüyordu"
- "Nehir köpürüyordu"
- "Köpüklü su"
- eşanlamlı:
- köpük ,
- köpürme ,
- fışırdamak ,
- köpürmek ,
- ışıldamak ,
- kabarcıklar oluşturmak