Translation meaning & definition of the word "spark" into Turkish language
Türk diline "kıvılcım" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Spark
[Kıvılcım]noun
1. A momentary flash of light
- synonym:
- flicker ,
- spark ,
- glint
1. Anlık bir ışık parlaması
- eşanlamlı:
- titreşmek ,
- kıvılcım ,
- parıltı
2. Merriment expressed by a brightness or gleam or animation of countenance
- "He had a sparkle in his eye"
- "There's a perpetual twinkle in his eyes"
- synonym:
- sparkle ,
- twinkle ,
- spark ,
- light
2. Bir parlaklık veya parıltı ya da countenance animasyonu ile ifade edilen neşe
- "Gözünde bir parıltı vardı"
- "Gözlerinde sürekli bir parıltı var"
- eşanlamlı:
- ışıldamak ,
- kıvılcım ,
- ışık
3. Electrical conduction through a gas in an applied electric field
- synonym:
- discharge ,
- spark ,
- arc ,
- electric arc ,
- electric discharge
3. Uygulanan bir elektrik alanındaki bir gazdan elektrik iletimi
- eşanlamlı:
- deşarj ,
- kıvılcım ,
- ark ,
- elektrik arkı ,
- elektrik deşarjı
4. A small but noticeable trace of some quality that might become stronger
- "A spark of interest"
- "A spark of decency"
- synonym:
- spark
4. Daha güçlü hale gelebilecek küçük ama fark edilebilir bir kalite izi
- "Ilgi kıvılcımı"
- "Bir nezaket kıvılcımı"
- eşanlamlı:
- kıvılcım
5. Scottish writer of satirical novels (born in 1918)
- synonym:
- Spark ,
- Muriel Spark ,
- Dame Muriel Spark ,
- Muriel Sarah Spark
5. İskoç hiciv romanları yazarı (1918 doğumlu)
- eşanlamlı:
- Kıvılcım ,
- Muriel Kıvılcım ,
- Dame Muriel Kıvılcım ,
- Muriel Sarah Spark'ın
6. A small fragment of a burning substance thrown out by burning material or by friction
- synonym:
- spark
6. Yanan bir maddenin yanan malzeme veya sürtünme ile atılan küçük bir parçası
- eşanlamlı:
- kıvılcım
verb
1. Put in motion or move to act
- "Trigger a reaction"
- "Actuate the circuits"
- synonym:
- trip ,
- actuate ,
- trigger ,
- activate ,
- set off ,
- spark off ,
- spark ,
- trigger off ,
- touch off
1. Harekete geçin veya harekete geçin
- "Bir reaksiyonu tetikle"
- "Devreleri çalıştır"
- eşanlamlı:
- yolculuk ,
- harekete geçirmek ,
- tetik ,
- etkinleştirmek ,
- başlatmak ,
- ateşlemek ,
- kıvılcım ,
- tetiklemek
2. Emit or produce sparks
- "A high tension wire, brought down by a storm, can continue to spark"
- synonym:
- spark ,
- sparkle
2. Kıvılcım yayar veya üretir
- "Bir fırtına tarafından düşürülen yüksek gerilimli bir tel kıvılcım çıkarmaya devam edebilir"
- eşanlamlı:
- kıvılcım ,
- ışıldamak