Lingvanex Tranalator

Translator for


translation app

Lingvanex - your universal translation app

Translator for

Download For Free

Translation meaning & definition of the word "source" into Turkish language

Türk diline "kaynak" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı

EnglishTurkish

Source

[Kaynak]
/sɔrs/

noun

1. The place where something begins, where it springs into being

  • "The italian beginning of the renaissance"
  • "Jupiter was the origin of the radiation"
  • "Pittsburgh is the source of the ohio river"
  • "Communism's russian root"
    synonym:
  • beginning
  • ,
  • origin
  • ,
  • root
  • ,
  • rootage
  • ,
  • source

1. Bir şeyin başladığı, var olduğu yer

  • "Rönesans'ın i̇talyan başlangıcı"
  • "Jüpiter radyasyonun kaynağıydı"
  • "Pittsburgh ohio nehri'nin kaynağıdır"
  • "Komünizmin rus kökü"
    eşanlamlı:
  • başlangıç
  • ,
  • asıl
  • ,
  • kök
  • ,
  • kök salmak
  • ,
  • kaynak

2. A document (or organization) from which information is obtained

  • "The reporter had two sources for the story"
    synonym:
  • source

2. Bilgilerin alındığı bir belge (veya kuruluş)

  • "Hikaye için muhabirin iki kaynağı vardı"
    eşanlamlı:
  • kaynak

3. Anything that provides inspiration for later work

    synonym:
  • source
  • ,
  • seed
  • ,
  • germ

3. Daha sonraki çalışmalar için ilham veren her şey

    eşanlamlı:
  • kaynak
  • ,
  • tohum

4. A facility where something is available

    synonym:
  • source

4. Bir şeyin mevcut olduğu bir tesis

    eşanlamlı:
  • kaynak

5. A person who supplies information

    synonym:
  • informant
  • ,
  • source

5. Bilgi veren bir kişi

    eşanlamlı:
  • ihbarcı
  • ,
  • kaynak

6. Someone who originates or causes or initiates something

  • "He was the generator of several complaints"
    synonym:
  • generator
  • ,
  • source
  • ,
  • author

6. Bir şeyden kaynaklanan veya bir şeye neden olan veya başlatan biri

  • "Birkaç şikayetin jeneratörüdür"
    eşanlamlı:
  • jeneratör
  • ,
  • kaynak
  • ,
  • yazar

7. (technology) a process by which energy or a substance enters a system

  • "A heat source"
  • "A source of carbon dioxide"
    synonym:
  • source

7. (teknoloji) bir enerji veya maddenin bir sisteme girdiği bir süreçtir

  • "Isı kaynağı"
  • "Bir karbondioksit kaynağı"
    eşanlamlı:
  • kaynak

8. Anything (a person or animal or plant or substance) in which an infectious agent normally lives and multiplies

  • "An infectious agent depends on a reservoir for its survival"
    synonym:
  • reservoir
  • ,
  • source

8. Bulaşıcı bir ajanın normalde yaşadığı ve çoğaldığı herhangi bir şey (bir kişi veya hayvan veya bitki veya madde)

  • "Bulaşıcı bir ajan hayatta kalması için bir rezervuara bağlıdır"
    eşanlamlı:
  • rezervuar
  • ,
  • kaynak

9. A publication (or a passage from a publication) that is referred to

  • "He carried an armful of references back to his desk"
  • "He spent hours looking for the source of that quotation"
    synonym:
  • reference
  • ,
  • source

9. Atıfta bulunulan bir yayın (veya bir yayından bir pasaj)

  • "Bir avuç dolusu referansı masasına geri taşıdı"
  • "O teklifin kaynağını aramak için saatler harcadı"
    eşanlamlı:
  • referans
  • ,
  • kaynak

verb

1. Get (a product) from another country or business

  • "She sourced a supply of carpet"
  • "They are sourcing from smaller companies"
    synonym:
  • source

1. Başka bir ülkeden veya işletmeden (bir ürün) alın

  • "Bir halı tedarik etti"
  • "Küçük şirketlerden kaynak alıyorlar"
    eşanlamlı:
  • kaynak

2. Specify the origin of

  • "The writer carefully sourced her report"
    synonym:
  • source

2. Kaynağını belirlemek

  • "Yazar raporunu dikkatlice hazırladı"
    eşanlamlı:
  • kaynak

Examples of using

Spinach is a rich source of iron and calcium.
Ispanak demir ve kalsiyum açısından zengin bir kaynaktır.
Fish is an important food source for people.
Balık insanlar için önemli bir besin kaynağıdır.
They climbed all the day to find the source of the river.
Irmağın kaynağını bulmak için bütün gün tırmandılar.