Translation meaning & definition of the word "soon" into Turkish language

adverb

1. In the near future

• "The doctor will soon be here"

• "The book will appear shortly"

• "She will arrive presently"

• "We should have news before long"

synonym:
• soon
,
• shortly
,
• presently
,
• before long

1. Yakın gelecekte

• "Doktor yakında burada olacak"

• "Kitap kısa süre içinde ortaya çıkacak"

• "O şimdi gelecek"

• "Çok geçmeden haberimiz olmalı"

eşanlamlı:
• yakında
,
• kısa sürede
,
• şimdi
,
• çok geçmeden

Examples of using

Tom plans to swim as soon as he finishes his homework.

Tom ev ödevini bitirir bitirmez yüzmeyi planlıyor.

Tom plans to go to Boston as soon as he can after his summer vacation begins.

Tom yaz tatili başladıktan sonra elinden geldiği kadar çabuk Boston'a gitmeyi planlıyor.

Tom and I'll be neighbors soon.

Tom ve ben yakında komşu olacağız.

You should be feeling better soon.

Yakında daha iyi hissediyor olmalısın.

We'll probably all be dead soon.

Muhtemelen yakında hepimiz ölmüş olacağız.

We'll eat dinner as soon as Tom gets home.

Tom eve gelir gelmez akşam yemeğini yiyeceğiz.

We'll be back as soon as possible.

Mümkün olduğu kadar kısa sürede döneceğiz.

We started celebrating as soon as Tom showed up.

Tom gelir gelmez kutlamaya başladık.

We should be through soon.

Kısa sürede ayrılmalıyız.

We should be home soon.

Yakında evde olmalıyız.

We plan to leave as soon as Tom gets here.

Tom buraya gelir gelmez gitmeyi planlıyoruz.

We must do this again soon.

Bunu yakında tekrar yapmalıyız.

We expect Tom to return home soon.

Tom'un yakında eve dönmesini bekliyoruz.

It doesn't seem like Tom will go any time soon.

Tom yakında herhangi bir zamanda gidecek gibi görünmüyor.

I'll return your books as soon as possible.

Mümkün olan en kısa sürede kitaplarınızı iade edeceğim.

I want to meet Tom as soon as possible.

En kısa zamanda Tom'la tanışmak istiyorum.

I want to leave here as soon as possible.

En kısa zamanda buradan ayrılmak istiyorum.

As soon as Tom gets here, we'll start the meeting.

Tom buraya gelir gelmez toplantıya başlayacağız.

As soon as Tom gets here, we'll leave.

Tom buraya gelir gelmez gideceğiz.

As soon as Tom gets here, we'll eat.

Tom buraya gelir gelmez yemek yiyeceğiz.