Translation meaning & definition of the word "sneak" into Turkish language
Türk diline "sneak" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Sneak
[Gizlice]/snik/
noun
1. A person who is regarded as underhanded and furtive and contemptible
- synonym:
- sneak
1. Küstah ve sinsi ve aşağılayıcı olarak kabul edilen bir kişi
- eşanlamlı:
- gizlice
2. Someone who prowls or sneaks about
- Usually with unlawful intentions
- synonym:
- prowler ,
- sneak ,
- stalker
2. Sersemleyen ya da gizlice dolaşan biri
- Genellikle yasadışı niyetlerle
- eşanlamlı:
- beceriksiz ,
- gizlice ,
- takipçi
3. Someone acting as an informer or decoy for the police
- synonym:
- fink ,
- snitch ,
- snitcher ,
- stoolpigeon ,
- stool pigeon ,
- stoolie ,
- sneak ,
- sneaker ,
- canary
3. Polis için muhbir veya tuzak gibi davranan biri
- eşanlamlı:
- ispiyoncu ,
- kopyacı ,
- güvercin ,
- çığırtkan güvercin ,
- tabure ,
- gizlice ,
- spor ayakkabı ,
- kanarya
verb
1. To go stealthily or furtively
- "..stead of sneaking around spying on the neighbor's house"
- synonym:
- sneak ,
- mouse ,
- creep ,
- pussyfoot
1. Gizlice veya gizlice gitmek
- "..komşunun evinde casusluk yapmak yerine gizlice dolaşmak"
- eşanlamlı:
- gizlice ,
- fare ,
- sürünmek ,
- kedi ayağı
2. Put, bring, or take in a secretive or furtive manner
- "Sneak a look"
- "Sneak a cigarette"
- synonym:
- sneak
2. Gizli veya kaçamak bir şekilde koyun, getirin veya alın
- "Bir göz at"
- "Sigara sızdır" deyin"
- eşanlamlı:
- gizlice
3. Make off with belongings of others
- synonym:
- pilfer ,
- cabbage ,
- purloin ,
- pinch ,
- abstract ,
- snarf ,
- swipe ,
- hook ,
- sneak ,
- filch ,
- nobble ,
- lift
3. Başkalarının eşyalarıyla kaçınır
- eşanlamlı:
- çalmak ,
- lahana ,
- çimdiklemek ,
- soyut ,
- hırlamak ,
- tokatlamak ,
- kanca ,
- gizlice ,
- sakatlamak ,
- kaldırma
4. Pass on stealthily
- "He slipped me the key when nobody was looking"
- synonym:
- slip ,
- sneak
4. Gizlice geçmek
- "Kimse bakmıyorken anahtarı bana verdi"
- eşanlamlı:
- kaydırmak ,
- gizlice
adjective
1. Marked by quiet and caution and secrecy
- Taking pains to avoid being observed
- "A furtive manner"
- "A sneak attack"
- "Stealthy footsteps"
- "A surreptitious glance at his watch"
- synonym:
- furtive ,
- sneak(a) ,
- sneaky ,
- stealthy ,
- surreptitious
1. Sessizlik, dikkat ve gizlilik ile işaretlenmiştir
- Gözlemlenmemek için ağrı çekmek
- "Korkunç bir tavır"
- "Gizli saldırı" demek"
- "Gizli ayak sesleri"
- "Saatine sinsice bir bakış"
- eşanlamlı:
- kaçamaklı ,
- gizlice(a) ,
- alçak ,
- hırsızlama
Examples of using
Tom tried to sneak out of the house, but his parents caught him.
Tom gizlice evden çıkmaya çalıştı fakat ebeveynleri onu yakaladı.
Tom tried to sneak into the movie theater without paying.
Tom para ödemeden sinemaya gizlice girmeye çalıştı.
Tom couldn't sneak out of the dorm without being seen.
Tom görülmeden yurdun dışına çıkamadı.