Translation meaning & definition of the word "snare" into Turkish language
Türk diline "snare" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Snare
[Tuzak]noun
1. Something (often something deceptively attractive) that catches you unawares
- "The exam was full of trap questions"
- "It was all a snare and delusion"
- synonym:
- trap ,
- snare
1. Sizi farkında olmadan yakalayan bir şey (genellikle aldatıcı derecede çekici bir şey)
- "Sınav tuzak sorularıyla doluydu"
- "Hepsi bir tuzak ve yanılsamaydı"
- eşanlamlı:
- tuzak
2. A small drum with two heads and a snare stretched across the lower head
- synonym:
- snare drum ,
- snare ,
- side drum
2. İki başlı küçük bir tambur ve alt baş boyunca bir tuzak gerildi
- eşanlamlı:
- trampet ,
- tuzak ,
- tambur
3. A surgical instrument consisting of wire hoop that can be drawn tight around the base of polyps or small tumors to sever them
- Used especially in body cavities
- synonym:
- snare
3. Onları kesmek için poliplerin veya küçük tümörlerin tabanının etrafına sıkı bir şekilde çizilebilen tel kasnağından oluşan cerrahi bir alet
- Özellikle vücut boşluklarında kullanılır
- eşanlamlı:
- tuzak
4. Strings stretched across the lower head of a snare drum
- They make a rattling sound when the drum is hit
- synonym:
- snare
4. Bir tuzak tamburunun alt kafasına uzanan teller
- Tambur vurulduğunda çıngıraklı bir ses çıkarırlar
- eşanlamlı:
- tuzak
5. A trap for birds or small mammals
- Often has a slip noose
- synonym:
- snare ,
- gin ,
- noose
5. Kuşlar veya küçük memeliler için bir tuzak
- Genellikle kayma ilmik vardır
- eşanlamlı:
- tuzak ,
- cin
verb
1. Catch in or as if in a trap
- "The men trap foxes"
- synonym:
- trap ,
- entrap ,
- snare ,
- ensnare ,
- trammel
1. Tuzağa düşmek ya da tuzak gibi
- "Adamlar tilkileri tuzağa düşürür"
- eşanlamlı:
- tuzak ,
- tuzağa düşürmek ,
- kapana kıstırmak ,
- mânia
2. Entice and trap
- "The car salesman had snared three potential customers"
- synonym:
- hook ,
- snare
2. Tuzak ve tuzak
- "Otomobil satıcısı üç potansiyel müşteriyi tuzağa düşürmüştü"
- eşanlamlı:
- kanca ,
- tuzak