Translation meaning & definition of the word "smile" into Turkish language

noun

1. A facial expression characterized by turning up the corners of the mouth

• Usually shows pleasure or amusement

synonym:
• smile
,
• smiling
,
• grin
,
• grinning

1. Ağzın köşelerini açmakla karakterize edilen bir yüz ifadesi

• Genellikle zevk veya eğlence gösterir

eşanlamlı:
• gülümseme
,
• gülümseyen

verb

1. Change one's facial expression by spreading the lips, often to signal pleasure

synonym:
• smile

1. Dudaklarını yayarak, genellikle zevk sinyali vermek için yüz ifadesini değiştirin

eşanlamlı:
• gülümseme

2. Express with a smile

• "She smiled her thanks"

synonym:
• smile

2. Gülümseyerek ifade etmek

• "Ona gülümsedi teşekkürler"

eşanlamlı:
• gülümseme

Examples of using

Tom had a satisfied smile on his face.

Tom'un yüzünde memnun bir gülümseme vardı.

Tom could barely hide his smile.

Tom gülümsemesini güçlükle gizleyebildi.

Sometimes when people are uncomfortable they smile.

Bazen insanlar rahatsız olduklarında gülümserler.

I want to see you smile.

Gülümsediğini görmek istiyorum.

Tom returned Mary's smile.

Tom Mary'nin tebessümüne geri döndü.

I smile every time I see her.

Seni her gördüğüm zaman gülümserim.

He told me that I had a nice smile.

Bana hoş bir gülümsemem olduğunu söyledi.

Tom tried not to smile.

Tom gülmemeye çalıştı.

Tom was hoping that Mary would smile at him.

Tom Mary'nin ona gülümseyeceğini umuyordu.

If Tom would smile more often, he'd probably have more friends.

Tom daha sık gülümsese, büyük olasılıkla daha çok arkadaşı olur.

I wish Tom would smile more often.

Keşke Tom daha sık gülümsese.

Tom doesn't smile very often.

Tom çok sık gülümsemez.

When was the last time you saw Tom smile?

Tom'un gülümsediğini en son ne zaman gördün?

I haven't seen Tom smile for a long time.

Uzun süredir Tom'un gülümsediğini görmedim.

This is the first time I've ever seen Tom smile.

Şu ana kadar Tom'un gülümsediğini ilk kez gördüm.

Today was the first time I ever saw Tom smile.

Şu ana kadar bugün Tom'un gülümsediğini ilk kez gördüm.

I saw Tom smile.

Tom'un gülümsediğini gördüm.

Whatever you do, don't smile.

Ne yaparsan yap, gülümseme.

I like your smile.

Gülüşünü seviyorum.

That made Tom smile.

O, Tom'u gülümsetti.