Translation meaning & definition of the word "smell" into Turkish language

noun

1. The sensation that results when olfactory receptors in the nose are stimulated by particular chemicals in gaseous form

• "She loved the smell of roses"

synonym:
• smell
,
• odor
,
• odour
,
• olfactory sensation
,
• olfactory perception

1. Burundaki koku alma reseptörleri gaz halindeki belirli kimyasallar tarafından uyarıldığında ortaya çıkan his

• "Gül kokusunu severdi"

eşanlamlı:
• koku almak
,
• koku
,
• koku alma hissi
,
• koku algısı

2. Any property detected by the olfactory system

synonym:
• olfactory property
,
• smell
,
• aroma
,
• odor
,
• odour
,
• scent

2. Koku sistemi tarafından tespit edilen herhangi bir özellik

eşanlamlı:
• koku özelliği
,
• koku almak
,
• aroma
,
• koku

3. The general atmosphere of a place or situation and the effect that it has on people

• "The feel of the city excited him"

• "A clergyman improved the tone of the meeting"

• "It had the smell of treason"

synonym:
• spirit
,
• tone
,
• feel
,
• feeling
,
• flavor
,
• flavour
,
• look
,
• smell

3. Bir yerin veya durumun genel atmosferi ve insanlar üzerindeki etkisi

• "Şehir hissi onu heyecanlandırdı"

• "Bir din adamı toplantının tonunu geliştirdi"

• "Ihanet kokusu vardı"

eşanlamlı:
• ruh
,
• ton
,
• hissetmek
,
• duygu
,
• lezzet
,
• bakmak
,
• koku almak

4. The faculty that enables us to distinguish scents

synonym:
• smell
,
• sense of smell
,
• olfaction
,
• olfactory modality

4. Kokuları ayırt etmemizi sağlayan fakülte

eşanlamlı:
• koku almak
,
• koku alma duyusu
,
• koku
,
• koku alma yöntemi

5. The act of perceiving the odor of something

synonym:
• smell
,
• smelling

5. Bir şeyin kokusunu algılama eylemi

eşanlamlı:
• koku almak
,
• koklayan

verb

1. Inhale the odor of

• Perceive by the olfactory sense

synonym:
• smell

1. Kokusunu almak

• Koku alma duyusuyla algılayın

eşanlamlı:
• koku almak

2. Emit an odor

• "The soup smells good"

synonym:
• smell

2. Koku yaymak

• "Çorba güzel kokuyor"

eşanlamlı:
• koku almak

3. Smell bad

• "He rarely washes, and he smells"

synonym:
• smell

3. Pis kokmak

• "Nadiren yıkar ve kokar"

eşanlamlı:
• koku almak

4. Have an element suggestive (of something)

• "His speeches smacked of racism"

• "This passage smells of plagiarism"

synonym:
• smack
,
• reek
,
• smell

4. Düşündürücü (bir şeyin) bir unsuruna sahip olun

• "Konuşmaları ırkçılığa leke vurdu"

• "Bu geçit intihal kokuyor"

eşanlamlı:
• şapırdatmak
,
• tütmek
,
• koku almak

5. Become aware of not through the senses but instinctively

• "I sense his hostility"

• "I smell trouble"

• "Smell out corruption"

synonym:
• smell
,
• smell out
,
• sense

5. Duyularla değil, içgüdüsel olarak farkında olun

• "Onun düşmanlığını hissediyorum"

• "Sorun kokusu alıyorum"

• "Yozlaşmayı kokla"

eşanlamlı:
• koku almak
,
• kokusunu almak
,
• duygu

Examples of using

Tom and Mary exchanged puzzled looks, wondering what the smell was.

Tom va Mary kokunun ne olduğunu merak ederek şaşkın bakışlarla baktılar.

You smell like a dog.

Bir köpek gibi kokuyorsun.

You can smell the ocean from here.

Buradan okyanusu koklayabilirsin.

I hate rain, but I love its smell.

Yağmurdan nefret ederim ama kokusunu severim.

I think you smell nice.

Bence güzel kokuyorsunuz.

I think you smell nice.

Bence güzel kokuyorsun.

Wake up and smell the coffee.

Uyan ve kahveyi kokla.

I think I smell something burning.

Sanırım yanan bir şeyin kokusunu alıyorum.

I think I smell smoke.

Sanırım duman kokusu alıyorum.

I smell something awful.

Berbat bir şeyin kokusunu alıyorum.

I know what that smell is.

O kokunun ne olduğunu biliyorum.

I've smelled this smell somewhere before.

Bu kokuyu daha önce bir yerde kokladım.

I can smell smoke.

Sigara kokabilirim.

I can smell flowers.

Çiçekleri koklayabiliyorum.

I can smell fear.

Korkuyu hissedebiliyorum.

You smell wonderful.

Harika kokuyorsun.

You smell nice.

Güzel kokuyorsun.

You smell great.

Harika kokuyorsun.

I smell trouble.

Sorun kokusu alıyorum.

I smell bacon.

Pastırma kokusu alıyorum.