Translation meaning & definition of the word "smart" into Turkish language
Türk diline "akıllı" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Smart
[Akıllı]/smɑrt/
noun
1. A kind of pain such as that caused by a wound or a burn or a sore
- synonym:
- smart ,
- smarting ,
- smartness
1. Bir yara, yanık veya yaranın neden olduğu gibi bir tür ağrı
- eşanlamlı:
- akıllı ,
- akıllılık
verb
1. Be the source of pain
- synonym:
- ache ,
- smart ,
- hurt
1. Acının kaynağı ol
- eşanlamlı:
- ağrı ,
- akıllı ,
- yaralamak
adjective
1. Showing mental alertness and calculation and resourcefulness
- synonym:
- smart
1. Zihinsel uyanıklık, hesaplama ve beceriklilik göstermek
- eşanlamlı:
- akıllı
2. Elegant and stylish
- "Chic elegance"
- "A smart new dress"
- "A suit of voguish cut"
- synonym:
- chic ,
- smart ,
- voguish
2. Zarif ve şık
- "Şıkı zarafet"
- "Akıllı yeni bir elbise"
- "Bir takım elbise voguish kesim"
- eşanlamlı:
- şık ,
- akıllı ,
- vurguncu
3. Characterized by quickness and ease in learning
- "Some children are brighter in one subject than another"
- "Smart children talk earlier than the average"
- synonym:
- bright ,
- smart
3. Öğrenmede hızlılık ve kolaylık ile karakterize edilir
- "Bazı çocuklar bir konuda diğerinden daha parlaktır"
- "Akıllı çocuklar ortalamadan daha erken konuşurlar"
- eşanlamlı:
- parlak ,
- akıllı
4. Improperly forward or bold
- "Don't be fresh with me"
- "Impertinent of a child to lecture a grownup"
- "An impudent boy given to insulting strangers"
- "Don't get wise with me!"
- synonym:
- fresh ,
- impertinent ,
- impudent ,
- overbold ,
- smart ,
- saucy ,
- sassy ,
- wise
4. Yanlış ileri veya cesur
- "Benimle taze olma"
- "Bir yetişkine ders vermek için bir çocuğun uzmanlığı"
- "Yabancılara hakaret eden küstah bir çocuk"
- "Benimle akıllı olma!"
- eşanlamlı:
- taze ,
- ilgisiz ,
- terbiyesiz ,
- abartılı ,
- akıllı ,
- şımarık ,
- sırnaşık
5. Painfully severe
- "He gave the dog a smart blow"
- synonym:
- smart
5. Acı verici derecede şiddetli
- "Köpeğe akıllı bir darbe vurdu"
- eşanlamlı:
- akıllı
6. Quick and brisk
- "I gave him a smart salute"
- "We walked at a smart pace"
- synonym:
- smart
6. Hızlı ve tempolu
- "Ona akıllı bir selam verdim"
- "Akıllı bir tempoda yürüdük"
- eşanlamlı:
- akıllı
7. Capable of independent and apparently intelligent action
- "Smart weapons"
- synonym:
- smart
7. Bağımsız ve görünüşte akıllı eylem yeteneğine sahiptir
- "Akıllı silahlar"
- eşanlamlı:
- akıllı
Examples of using
Tom realized that he wasn't as smart as the other kids.
Tom diğer çocuklar kadar akıllı olmadığını fark etti.
They're both very smart.
Onların ikisi de çok akıllı.
Tom is really very smart.
Tom gerçekten çok akıllı.