Lingvanex Tranalator

Translator for


translation app

Lingvanex - your universal translation app

Translator for

Download For Free

Translation meaning & definition of the word "smack" into Turkish language

Türk diline "smack" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı

EnglishTurkish

Smack

[Şapırdatmak]
/smæk/

noun

1. A blow from a flat object (as an open hand)

    synonym:
  • slap
  • ,
  • smack

1. Düz bir nesneden bir darbe (açık bir el olarak)

    eşanlamlı:
  • tokatlamak
  • ,
  • şapırdatmak

2. The taste experience when a savoury condiment is taken into the mouth

    synonym:
  • relish
  • ,
  • flavor
  • ,
  • flavour
  • ,
  • sapidity
  • ,
  • savor
  • ,
  • savour
  • ,
  • smack
  • ,
  • nip
  • ,
  • tang

2. Lezzetli bir çeşni ağza alındığında tat deneyimi

    eşanlamlı:
  • lezzet
  • ,
  • şapırdatmak
  • ,
  • yudumlamak
  • ,
  • punga

3. A sailing ship (usually rigged like a sloop or cutter) used in fishing and sailing along the coast

    synonym:
  • smack

3. Kıyı boyunca balıkçılık ve yelkencilikte kullanılan bir yelkenli gemi (genellikle bir şalopa veya kesici gibi hileli)

    eşanlamlı:
  • şapırdatmak

4. Street names for heroin

    synonym:
  • big H
  • ,
  • hell dust
  • ,
  • nose drops
  • ,
  • smack
  • ,
  • thunder
  • ,
  • skag
  • ,
  • scag

4. Eroin için sokak isimleri

    eşanlamlı:
  • büyük H
  • ,
  • cehennem tozu
  • ,
  • burun damlası
  • ,
  • şapırdatmak
  • ,
  • gürlemek
  • ,
  • patırtı
  • ,
  • eroin

5. An enthusiastic kiss

    synonym:
  • smack
  • ,
  • smooch

5. Coşkulu bir öpücük

    eşanlamlı:
  • şapırdatmak
  • ,
  • öpüşmek

6. The act of smacking something

  • A blow delivered with an open hand
    synonym:
  • smack
  • ,
  • smacking
  • ,
  • slap

6. Bir şeyi şapırdatmak

  • Açık bir el ile verilen bir darbe
    eşanlamlı:
  • şapırdatmak
  • ,
  • şapırtılı
  • ,
  • tokatlamak

verb

1. Deliver a hard blow to

  • "The teacher smacked the student who had misbehaved"
    synonym:
  • smack
  • ,
  • thwack

1. Ağır darbe indirmek

  • "Öğretmen yanlış davranan öğrenciyi tokatladı"
    eşanlamlı:
  • şapırdatmak
  • ,
  • vuruş

2. Have an element suggestive (of something)

  • "His speeches smacked of racism"
  • "This passage smells of plagiarism"
    synonym:
  • smack
  • ,
  • reek
  • ,
  • smell

2. Düşündürücü (bir şeyin) bir unsuruna sahip olun

  • "Konuşmaları ırkçılığa leke vurdu"
  • "Bu geçit intihal kokuyor"
    eşanlamlı:
  • şapırdatmak
  • ,
  • tütmek
  • ,
  • koku almak

3. Have a distinctive or characteristic taste

  • "This tastes of nutmeg"
    synonym:
  • smack
  • ,
  • taste

3. Ayırt edici veya karakteristik bir tada sahip

  • "Bu hindistan cevizi tadı"
    eşanlamlı:
  • şapırdatmak
  • ,
  • lezzet

4. Kiss lightly

    synonym:
  • smack
  • ,
  • peck

4. Hafifçe öpmek

    eşanlamlı:
  • şapırdatmak
  • ,
  • gagalamak

5. Press (the lips) together and open (the lips) noisily, as in eating

    synonym:
  • smack

5. Birlikte basın (dudakları) ve yemek gibi gürültülü bir şekilde açın (dudakları)

    eşanlamlı:
  • şapırdatmak

adverb

1. Directly

  • "He ran bang into the pole"
  • "Ran slap into her"
    synonym:
  • bang
  • ,
  • slap
  • ,
  • slapdash
  • ,
  • smack
  • ,
  • bolt

1. Doğrudan

  • "Kutuba çarptı" diye"
  • "Ran tokat at ona"
    eşanlamlı:
  • patlama
  • ,
  • tokatlamak
  • ,
  • lakayt
  • ,
  • şapırdatmak
  • ,
  • cıvata