Lingvanex Tranalator

Translator for


translation app

Lingvanex - your universal translation app

Translator for

Download For Free

Translation meaning & definition of the word "slug" into Turkish language

Türk diline "slug" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı

EnglishTurkish

Slug

[Sümüklüböcek]
/sləg/

noun

1. A projectile that is fired from a gun

    synonym:
  • bullet
  • ,
  • slug

1. Silahtan ateşlenen bir mermi

    eşanlamlı:
  • kurşun
  • ,
  • sümüklüböcek

2. A unit of mass equal to the mass that accelerates at 1 foot/sec/sec when acted upon by a force of 1 pound

  • Approximately 14.5939 kilograms
    synonym:
  • slug

2. 1 kiloluk bir kuvvetle harekete geçildiğinde 1 fit/sn/sn hız yapan kütleye eşit bir kütle birimi

  • Yaklaşık 14.5939 kilogram
    eşanlamlı:
  • sümüklüböcek

3. A counterfeit coin

    synonym:
  • slug

3. Sahte para

    eşanlamlı:
  • sümüklüböcek

4. An idle slothful person

    synonym:
  • sluggard
  • ,
  • slug

4. Boş bir tembel insan

    eşanlamlı:
  • salak
  • ,
  • sümüklüböcek

5. An amount of an alcoholic drink (usually liquor) that is poured or gulped

  • "He took a slug of hard liquor"
    synonym:
  • slug

5. Dökülen veya yutulan bir miktar alkollü içecek (genellikle likör)

  • "Bir sümüklü sert likör aldı"
    eşanlamlı:
  • sümüklüböcek

6. A strip of type metal used for spacing

    synonym:
  • type slug
  • ,
  • slug

6. Aralık için kullanılan metal tip bir şerit

    eşanlamlı:
  • fişek çekmek
  • ,
  • sümüklüböcek

7. Any of various terrestrial gastropods having an elongated slimy body and no external shell

    synonym:
  • slug

7. Uzun bir sümüksü gövdeye ve dış kabuğa sahip olmayan çeşitli karasal gastropodlardan herhangi biri

    eşanlamlı:
  • sümüklüböcek

8. (boxing) a blow with the fist

  • "I gave him a clout on his nose"
    synonym:
  • punch
  • ,
  • clout
  • ,
  • poke
  • ,
  • lick
  • ,
  • biff
  • ,
  • slug

8. (boks) yumrukla bir darbe

  • "Ona burnunda bir nüfuz verdim"
    eşanlamlı:
  • punch
  • ,
  • nüfuz
  • ,
  • dürtmek
  • ,
  • yalamak
  • ,
  • yumruk
  • ,
  • sümüklüböcek

verb

1. Strike heavily, especially with the fist or a bat

  • "He slugged me so hard that i passed out"
    synonym:
  • slug
  • ,
  • slog
  • ,
  • swig

1. Özellikle yumruk ya da yarasa ile ağır bir şekilde vurun

  • "Beni o kadar sert dövdü ki bayıldım"
    eşanlamlı:
  • sümüklüböcek
  • ,
  • vurmak
  • ,
  • yudum

2. Be idle

  • Exist in a changeless situation
  • "The old man sat and stagnated on his porch"
  • "He slugged in bed all morning"
    synonym:
  • idle
  • ,
  • laze
  • ,
  • slug
  • ,
  • stagnate

2. Boşta olmak

  • Değişmez bir durumda var olmak
  • "Yaşlı adam oturdu ve verandasında durdu"
  • "Bütün sabah yatakta sallandı"
    eşanlamlı:
  • boş
  • ,
  • tembelleştirmek
  • ,
  • sümüklüböcek
  • ,
  • durgunlaşmak