Translation meaning & definition of the word "slot" into Turkish language
Türk diline "yuva" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Slot
[Delik]noun
1. A position in a grammatical linguistic construction in which a variety of alternative units are interchangeable
- "He developed a version of slot grammar"
- synonym:
- slot
1. Çeşitli alternatif birimlerin değiştirilebilir olduğu dilbilgisel dilsel yapıdaki bir konum
- "Slot dilbilgisinin bir versiyonunu geliştirdi"
- eşanlamlı:
- delik
2. A small slit (as for inserting a coin or depositing mail)
- "He put a quarter in the slot"
- synonym:
- slot
2. Küçük bir yarık (bir bozuk para eklemek veya posta yatırmak için olduğu gibi)
- "Yerine çeyreklik koydu"
- eşanlamlı:
- delik
3. A time assigned on a schedule or agenda
- "The tv program has a new time slot"
- "An aircraft landing slot"
- synonym:
- time slot ,
- slot
3. Bir programa veya gündeme atanan bir zaman
- "Tv programının yeni bir zaman dilimi var"
- "Uçak iniş yuvası"
- eşanlamlı:
- zaman dilimi ,
- delik
4. A position in a hierarchy or organization
- "Bob dylan occupied the top slot for several weeks"
- "She beat some tough competition for the number one slot"
- synonym:
- slot
4. Bir hiyerarşi veya organizasyondaki bir pozisyon
- "Bob dylan birkaç hafta boyunca üst yuvayı işgal etti"
- "Bir numaralı slot için zorlu bir rekabeti yendi"
- eşanlamlı:
- delik
5. The trail of an animal (especially a deer)
- "He followed the deer's slot over the soft turf to the edge of the trees"
- synonym:
- slot
5. Bir hayvanın izi (özellikle bir geyik)
- "Geyiklerin yumuşak çim üzerindeki yuvasını ağaçların kenarına kadar takip etti"
- eşanlamlı:
- delik
6. (computer) a socket in a microcomputer that will accept a plug-in circuit board
- "The pc had three slots for additional memory"
- synonym:
- slot ,
- expansion slot
6. (bilgisayar) bir mikrobilgisayarda bir eklenti devre kartını kabul edecek bir soket
- "Pc'nin ek bellek için üç yuvası vardı"
- eşanlamlı:
- delik ,
- genişletme yuvası
7. A slot machine that is used for gambling
- "They spend hours and hours just playing the slots"
- synonym:
- slot ,
- one-armed bandit
7. Kumar oynamak için kullanılan bir slot makinesi
- "Sadece slotları oynayarak saatler ve saatler geçiriyorlar"
- eşanlamlı:
- delik ,
- tek kollu haydut
verb
1. Assign a time slot
- "Slot a television program"
- synonym:
- slot
1. Bir zaman dilimi atayın
- "Bir televizyon programı aç"
- eşanlamlı:
- delik