Translation meaning & definition of the word "slightly" into Turkish language

adverb

1. To a small degree or extent

• "His arguments were somewhat self-contradictory"

• "The children argued because one slice of cake was slightly larger than the other"

synonym:
• slightly
,
• somewhat
,
• more or less

1. Küçük bir dereceye kadar

• "Onun argümanları biraz kendi kendine çelişkiliydi"

• "Çocuklar tartıştı çünkü bir dilim kek diğerinden biraz daha büyüktü"

eşanlamlı:
• hafifçe
,
• biraz
,
• az çok

2. In a slim or slender manner

• "A slenderly built woman"

• "Slightly built"

synonym:
• slenderly
,
• slimly
,
• slightly

2. İnce veya ince bir şekilde

• "Ince yapılı bir kadın"

• "Biraz inşa edilmiş"

eşanlamlı:
• incelikle
,
• incelikli bir şekilde
,
• hafifçe

Examples of using

Tom opened the curtains slightly and looked outside.

Tom perdeleri biraz açtı ve dışarıya baktı.

Tom nodded slightly to Mary.

Tom Mary'ye hafifçe başını salladı.

Tom limps slightly.

Tom hafifçe topallar.

Tom is a slightly overweight man.

Tom biraz kilolu bir adam.

Tom seems to be slightly flustered.

Tom biraz kızıştırılmış gibi görünüyor.

When Tom reached the front door, he noticed it was slightly open.

Tom ön kapıya geldiğinde onun biraz açık olduğunu fark etti.

Tom was frowning slightly.

Tom hafifçe kaşını çatıyordu.

Tom is slightly tipsy.

Tom hafif çakırkeyf.

Tom nodded slightly.

Tom hafifçe başını salladı.

Tom frowned slightly.

Tom hafifçe kaşlarını çattı.

It's slightly windy.

Hafif rüzgarlı.

I'm slightly hungry.

Ben biraz açım.

Tom owes Mary slightly over a thousand dollars.

Tom bin doların biraz üstünde Mary'ye borçlu.

Tom's room is only slightly larger than Mary's.

Tom'un odası Mary'ninkinden sadece biraz daha büyük.

Tom has been waiting for slightly over an hour.

Tom bir saatten biraz fazla bir süredir bekliyor.

Tom is slightly under the weather today.

Tom, bugün biraz keyfsiz.

Mr. Bush had slightly more votes than Mr. Gore.

Bay Bush, Bay Gore'dan biraz daha fazla oy aldı.

The patient moved his lips slightly.

Hasta, dudaklarını yavaşça kımıldattı.

She stood silently, her head tilted slightly to one side.

Başı bir tarafa doğru hafifçe eğik, sessizce ayakta durdu.

He was slightly injured in a traffic accident.

Bir trafik kazasında hafif yaralandı.