Translation meaning & definition of the word "slash" into Turkish language
Türk diline "çöp" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Slash
[Kesik]noun
1. A wound made by cutting
- "He put a bandage over the cut"
- synonym:
- cut ,
- gash ,
- slash ,
- slice
1. Kesilerek yapılmış bir yara
- "Kesimin üzerine bir bandaj koydu"
- eşanlamlı:
- kesmek ,
- kesik
2. An open tract of land in a forest that is strewn with debris from logging (or fire or wind)
- synonym:
- slash
2. Ağaç kesimi (veya ateş veya rüzgar) nedeniyle enkazla kaplı bir ormandaki açık arazi
- eşanlamlı:
- kesik
3. A punctuation mark (/) used to separate related items of information
- synonym:
- solidus ,
- slash ,
- virgule ,
- diagonal ,
- stroke ,
- separatrix
3. İlgili bilgi öğelerini ayırmak için kullanılan bir noktalama işareti (/)
- eşanlamlı:
- solidos ,
- kesik ,
- virgül ,
- köşegen ,
- çarpma ,
- ayrılıkçı
4. A strong sweeping cut made with a sharp instrument
- synonym:
- slash ,
- gash
4. Keskin bir aletle yapılmış güçlü bir süpürme kesimi
- eşanlamlı:
- kesik
verb
1. Cut with sweeping strokes
- As with an ax or machete
- synonym:
- slash ,
- cut down
1. Süpürme vuruşlarıyla kesin
- Balta veya pala gibi
- eşanlamlı:
- kesik ,
- kesmek
2. Beat severely with a whip or rod
- "The teacher often flogged the students"
- "The children were severely trounced"
- synonym:
- flog ,
- welt ,
- whip ,
- lather ,
- lash ,
- slash ,
- strap ,
- trounce
2. Bir kamçı veya çubukla sertçe dövün
- "Öğretmen sık sık öğrencileri kırbaçladı"
- "Çocuklar ciddi şekilde sarsıldı"
- eşanlamlı:
- kırbaçlamak ,
- bant ,
- çırpmak ,
- sabunlamak ,
- kamçılamak ,
- kesik ,
- kayış ,
- dövmek
3. Cut open
- "She slashed her wrists"
- synonym:
- slash ,
- gash
3. Kesip açmak
- "Bileklerini kesti"
- eşanlamlı:
- kesik
4. Cut drastically
- "Prices were slashed"
- synonym:
- slash
4. Sertçe kesmek
- "Fiyatlar kesildi"
- eşanlamlı:
- kesik
5. Move or stir about violently
- "The feverish patient thrashed around in his bed"
- synonym:
- convulse ,
- thresh ,
- thresh about ,
- thrash ,
- thrash about ,
- slash ,
- toss ,
- jactitate
5. Şiddetli bir şekilde hareket ettirin veya karıştırın
- "Ateşli hasta yatağında koşuşturdu"
- eşanlamlı:
- kıvrandırmak ,
- eşik ,
- hakkında eşik ,
- kıvranmak ,
- çalkalamak ,
- kesik ,
- atmak ,
- şakirt etmek