Translation meaning & definition of the word "silver" into Turkish language
Türk diline "gümüş" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Silver
[Gümüş]noun
1. A soft white precious univalent metallic element having the highest electrical and thermal conductivity of any metal
- Occurs in argentite and in free form
- Used in coins and jewelry and tableware and photography
- synonym:
- silver ,
- Ag ,
- atomic number 47
1. Herhangi bir metalin en yüksek elektriksel ve termal iletkenliğine sahip yumuşak beyaz değerli tek değerli metalik eleman
- Arjantitte ve serbest formda oluşur
- Madeni paralarda, mücevherlerde, sofra takımlarında ve fotoğrafçılıkta kullanılır
- eşanlamlı:
- gümüş ,
- Ag ,
- atom numarası 47
2. Coins made of silver
- synonym:
- silver
2. Gümüşten yapılmış paralar
- eşanlamlı:
- gümüş
3. A light shade of grey
- synonym:
- ash grey ,
- ash gray ,
- silver ,
- silver grey ,
- silver gray
3. Gri bir açık gölge
- eşanlamlı:
- kül gri ,
- gümüş ,
- gümüş gri
4. Silverware eating utensils
- synonym:
- flatware ,
- silver
4. Gümüş yemek eşyaları
- eşanlamlı:
- sofra takımı ,
- gümüş
5. A trophy made of silver (or having the appearance of silver) that is usually awarded for winning second place in a competition
- synonym:
- silver medal ,
- silver
5. Genellikle bir yarışmada ikincilik kazanmak için verilen gümüşten (veya gümüş görünümüne sahip) yapılmış bir kupa
- eşanlamlı:
- gümüş madalya ,
- gümüş
verb
1. Coat with a layer of silver or a silver amalgam
- "Silver the necklace"
- synonym:
- silver
1. Gümüş veya gümüş bir amalgam tabakası ile kaplayın
- "Kolye gümüş"
- eşanlamlı:
- gümüş
2. Make silver in color
- "Her worries had silvered her hair"
- synonym:
- silver
2. Gümüş rengi yapın
- "Endişeleri saçlarını silvermişti"
- eşanlamlı:
- gümüş
3. Turn silver
- "The man's hair silvered very attractively"
- synonym:
- silver
3. Gümüşe dönmek
- "Adamın saçları çok çekici bir şekilde silverdi"
- eşanlamlı:
- gümüş
adjective
1. Made from or largely consisting of silver
- "Silver bracelets"
- synonym:
- silver
1. Gümüşten yapılmış veya büyük ölçüde gümüşten oluşur
- "Gümüş bilezikler"
- eşanlamlı:
- gümüş
2. Having the white lustrous sheen of silver
- "A land of silver (or silvern) rivers where the salmon leap"
- "Repeated scrubbings have given the wood a silvery sheen"
- synonym:
- silver ,
- silvern ,
- silvery
2. Gümüş beyaz parlak parlaklık sahip
- "Somonların sıçradığı gümüş (veya silvern) nehirlerden oluşan bir arazi"
- "Tekrarlanan ovma ahşaba gümüşi bir parlaklık kazandırdı"
- eşanlamlı:
- gümüş ,
- sylvern ,
- gümüşi
3. Of lustrous grey
- Covered with or tinged with the color of silver
- "Silvery hair"
- synonym:
- argent ,
- silver ,
- silvery ,
- silverish
3. Parlak gri renk
- Gümüş rengi ile kaplı veya tinged
- "Gümüş saç"
- eşanlamlı:
- gümüş ,
- gümüşi
4. Expressing yourself readily, clearly, effectively
- "Able to dazzle with his facile tongue"
- "Silver speech"
- synonym:
- eloquent ,
- facile ,
- fluent ,
- silver ,
- silver-tongued ,
- smooth-spoken
4. Kendinizi kolayca, açıkça ve etkili bir şekilde ifade etmek
- "Cephe dili ile göz kamaştırabilir"
- "Gümüş konuşma"
- eşanlamlı:
- belâgatlı ,
- kolay ,
- akıcı ,
- gümüş ,
- gümüş dilli ,
- açık sözlü