Translation meaning & definition of the word "shouting" into Turkish language

noun

1. Encouragement in the form of cheers from spectators

• "It's all over but the shouting"

synonym:
• cheering
,
• shouting

1. Seyircilerden şerefe şeklinde teşvik

• "Bağırmaktan başka her şey bitti"

eşanlamlı:
• alkış
,
• haykırış

2. Uttering a loud inarticulate cry as of pain or excitement

synonym:
• yelling
,
• shouting

2. Acı ya da heyecandan dolayı yüksek sesle anlaşılmaz bir çığlık atmak

eşanlamlı:
• bağırma
,
• haykırış

Examples of using

I heard someone shouting my name.

Birinin adımı haykırdığını duydum.

Tom stopped shouting.

Tom bağırmayı durdurdu.

You won't get anything by shouting.

Siz bağırarak bir şey alamazsınız.

Someone is shouting for help.

Biri yardım için bağırıyor.

Were you shouting at my wife?

Karıma bağırıyor muydun?

The policeman ran after the thief shouting "Stop!".

Polis hırsızın peşinden "dur" diye bağırarak koştu.

This man's shouting at me!

Bu adam bana bağırıyor ya!

You were shouting at her and I don't like that.

Sen ona bağırıyordun ve ben bundan hoşlanmıyorum.

They were all hoarse from shouting.

Bağırmaktan sesleri kısıldı.

Each house is within shouting distance of another.

Her ev diğerine bağırma mesafesindedir.

The sound of shouting grew faint.

Bağırma sesi giderek zayıfladı.