Translation meaning & definition of the word "shortage" into Turkish language

noun

1. The property of being an amount by which something is less than expected or required

• "New blood vessels bud out from the already dilated vascular bed to make up the nutritional deficit"

synonym:
• deficit
,
• shortage
,
• shortfall

1. Bir şeyin beklenenden daha az veya gerekli olduğu bir miktar olma özelliği

• "Yeni kan damarları, beslenme açığını telafi etmek için zaten dilate edilmiş vasküler yataktan tomurcuklanır"

eşanlamlı:
• eksiklik
,
• eksik

2. An acute insufficiency

synonym:
• dearth
,
• famine
,
• shortage

2. Akut bir yetmezlik

eşanlamlı:
• yokluk
,
• açlık
,
• eksiklik

Examples of using

Because of the water shortage, I couldn't take a bath.

Su sıkıntısı nedeniyle, banyo yapamadım.

There was a shortage of imported oil.

İthal petrol sıkıntısı vardı.

In 2010, there was a shortage of H1N1 vaccine.

2010 yılında, H1N1 aşısı sıkıntısı vardı.

The National Center for Education Information says a predicted teacher shortage won't pan out because teachers who left the profession are returning.

Ulusal Eğitim Bilgi Merkezi Mesleği bırakan öğretmenler geri döndüklerinden dolayı tahmin edilen bir öğretmen açığının sonuç vermeyeceğini söylüyor.

There was a shortage of fuel.

Yakıt sıkıntısı vardı.

Because of a shortage of work, half the staff was discharged.

İş yokluğu yüzünden, personelin yarısı işten çıkartıldı.

This city will suffer from an acute water shortage unless it rains soon.

Bu şehir, yağmur yağmazsa yakında şiddetli bir su sıkıntısı yaşayacaktır.