Translation meaning & definition of the word "shelter" into Turkish language

noun

1. A structure that provides privacy and protection from danger

synonym:
• shelter

1. Gizliliği ve tehlikeden korunmayı sağlayan bir yapı

eşanlamlı:
• sığınak

2. Protective covering that provides protection from the weather

synonym:
• shelter

2. Hava koşullarından koruma sağlayan koruyucu kaplama

eşanlamlı:
• sığınak

3. The condition of being protected

• "They were huddled together for protection"

• "He enjoyed a sense of peace and protection in his new home"

synonym:
• protection
,
• shelter

3. Korunma şartı aranır

• "Koruma için bir araya getirildiler"

• "Yeni evinde barış ve koruma duygusundan zevk aldı"

eşanlamlı:
• koruma
,
• sığınak

4. A way of organizing business to reduce the taxes it must pay on current earnings

synonym:
• tax shelter
,
• shelter

4. Mevcut kazançlar için ödemesi gereken vergileri azaltmak için iş düzenlemenin bir yolu

eşanlamlı:
• vergi sığınağı
,
• sığınak

5. Temporary housing for homeless or displaced persons

synonym:
• shelter

5. Evsiz veya yerinden edilmiş kişiler için geçici konut

eşanlamlı:
• sığınak

verb

1. Provide shelter for

• "After the earthquake, the government could not provide shelter for the thousands of homeless people"

synonym:
• shelter

1. Barınak sağlamak

• "Depremden sonra hükümet binlerce evsiz için barınak sağlayamadı"

eşanlamlı:
• sığınak

2. Invest (money) so that it is not taxable

synonym:
• shelter

2. Vergilendirilemeyecek şekilde yatırım yapın (para)

eşanlamlı:
• sığınak

Examples of using

We'll need shelter.

Barınağa ihtiyacımız olacak.

Tom began working as a volunteer at the homeless shelter while he was still in high school.

Tom hâlâ lisede iken evsizler barınağında bir gönüllü olarak çalışmaya başladı.

Jews fled the Spanish Inquisition and took shelter in Ottoman Empire in the fifteenth century.

Yahudiler, İspanyol Engizisyonundan kaçtılar ve onbeşinci asırda Osmanlı İmparatorluğu'na sığındılar.

Tom and Mary ran into the air-raid shelter.

Tom ve Mary hava saldırısı sığınağına koştu.

There is an urgent need for shelter.

Sığınma için acil bir ihtiyaç vardır.

Studies show that once the basic needs of shelter and food are met, additional wealth adds very little to happiness.

Araştırmalar, temel barınma ve gıda ihtiyaçları karşılanır karşılanmaz, ilave zenginliğin mutluluğa çok az şey kattığını gösteriyor.

The old man gave the child shelter.

Yaşlı adam çocuğa barınak verdi.

We took shelter under a tree.

Bir ağacın altına sığındık.

I had to take shelter under a tree.

Ben bir ağacın altına sığınmak zorunda kaldım.

Trees shelter my house from the wind.

Ağaçlar evimi rüzgardan koruyorlar.

They sought shelter from the rain.

Yağmurdan dolayı sığınak aradılar.

He sought shelter from the rain.

O, yağmurdan dolayı sığınak aradı.

We took shelter from the rain under a tree.

Biz yağmurdan dolayı bir ağacın altında sığındık.

I took shelter under my friend's umbrella.

Arkadaşımın şemsiyesinin altına sığındım.