Lingvanex Tranalator

Translator for


translation app

Lingvanex - your universal translation app

Translator for

Download For Free

Translation meaning & definition of the word "shame" into Turkish language

Türk diline "utanç" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı

EnglishTurkish

Shame

[Utanç]
/ʃem/

noun

1. A painful emotion resulting from an awareness of inadequacy or guilt

    synonym:
  • shame

1. Yetersizlik veya suçluluk bilincinden kaynaklanan acı verici bir duygu

    eşanlamlı:
  • utanç

2. A state of dishonor

  • "One mistake brought shame to all his family"
  • "Suffered the ignominy of being sent to prison"
    synonym:
  • shame
  • ,
  • disgrace
  • ,
  • ignominy

2. Onursuzluk hali

  • "Bir hata tüm ailesine utanç getirdi"
  • "Hapishaneye gönderilmenin ayıplığını çekti"
    eşanlamlı:
  • utanç
  • ,
  • utandırmak
  • ,
  • şerefsizlik

3. An unfortunate development

  • "It's a pity he couldn't do it"
    synonym:
  • pity
  • ,
  • shame

3. Talihsiz bir gelişme

  • "Yapamaması ne yazık"
    eşanlamlı:
  • yazık
  • ,
  • utanç

verb

1. Bring shame or dishonor upon

  • "He dishonored his family by committing a serious crime"
    synonym:
  • dishonor
  • ,
  • disgrace
  • ,
  • dishonour
  • ,
  • attaint
  • ,
  • shame

1. Utanç veya onursuzluk getirin

  • "Ciddi bir suç işleyerek ailesini onursuzlaştırdı"
    eşanlamlı:
  • şerefsizlik
  • ,
  • utandırmak
  • ,
  • tutulmak
  • ,
  • utanç

2. Compel through a sense of shame

  • "She shamed him into making amends"
    synonym:
  • shame

2. Utanç duygusuyla zorlamak

  • "Değişiklik yapması için onu utandırdı"
    eşanlamlı:
  • utanç

3. Cause to be ashamed

    synonym:
  • shame

3. Utandırmak

    eşanlamlı:
  • utanç

4. Surpass or beat by a wide margin

    synonym:
  • shame

4. Geniş bir marjla geçin veya dövün

    eşanlamlı:
  • utanç

Examples of using

It's a shame to stay indoors on a day like this.
Böyle bir günde evde kalmak bir utanç.
It's a shame Tom isn't here to see Mary receive the award.
Tom'un Mary'nin ödül aldığını görmesi için burada olmaması bir utanç
You've tried so hard to put me to shame, haven't you?
Beni rezil etmek için de çok çabaladın değil mi?