Translation meaning & definition of the word "seriously" into Turkish language

adverb

1. In a serious manner

• "Talking earnestly with his son"

• "She started studying snakes in earnest"

• "A play dealing seriously with the question of divorce"

synonym:
• seriously
,
• earnestly
,
• in earnest

1. Ciddi bir şekilde

• "Oğluyla ciddiyetle konuşmak"

• "Erçekten yılanları incelemeye başladı"

• "Boşanma meselesiyle ciddi bir şekilde ilgilenen bir oyun"

eşanlamlı:
• ciddi olarak
,
• ciddiyetle

2. To a severe or serious degree

• "Fingers so badly frozen they had to be amputated"

• "Badly injured"

• "A severely impaired heart"

• "Is gravely ill"

• "Was seriously ill"

synonym:
• badly
,
• severely
,
• gravely
,
• seriously

2. Ciddi veya ciddi bir dereceye kadar

• "Parmaklar o kadar çok donmuşlardı ki kesilmeleri gerekiyordu"

• "Kötü yaralı"

• "Ciddi şekilde bozulmuş bir kalp"

• "Ciddi hasta" dır"

• "Ciddi hasta" idi"

eşanlamlı:
• kötü
,
• şiddetle
,
• çakıllı
,
• ciddi olarak

Examples of using

Tom might be seriously injured.

Tom ciddi biçimde yaralanmış olabilir.

Tom is seriously considering that.

Tom bunu ciddi şekilde düşünüyor.

You could've seriously hurt yourself yesterday.

Dün ciddi şekilde kendini yaralayabilirdin.

Tom says he's seriously considering our proposal.

Tom önerimizi ciddi şekilde düşündüğünü söylüyor.

I take my job seriously.

İşimi ciddiye alırım.

I should've studied French more seriously when I was in high school.

Lisedeyken Fransızcayı daha ciddi şekilde çalışmalıydım.

I seriously doubt that.

Ondan ciddi olarak şüphe ediyorum.

I seriously doubt it.

Bundan gerçekten şüphe ederim.

I seriously doubt it.

Bundan gerçekten şüphe ediyorum.

Don't take Tom too seriously.

Tom'u çok ciddiye alma.

I don't think Tom took us seriously.

Tom'un bizi ciddiye aldığını sanmıyorum.

Take me seriously.

Beni ciddiye al.

Do you seriously want to race me?

Cidden benimle yarışmak istiyor musun?

Tom never took Mary seriously.

Tom asla Mary'yi ciddiye almadı.

Tom didn't take Mary too seriously.

Tom Mary'yi çok ciddiye almadı.

Tom doesn't like people who don't take their jobs seriously.

Tom işini ciddiye almayan insanları sevmez.

Tom doesn't take his job very seriously.

Tom işini çok ciddiye almaz.

Is Tom seriously thinking about not going to today's meeting?

Tom bugünkü toplantıya gitmeme hakkında ciddi olarak düşünüyor mu?

Are you seriously thinking about starting your own business?

Kendi işine başlamayı ciddi şekilde düşünüyor musun?

Are you seriously thinking about selling this online?

Bunu çevrimiçi satmayı ciddi olarak düşünüyor musun?