Translation meaning & definition of the word "sensible" into Turkish language

adjective

1. Showing reason or sound judgment

• "A sensible choice"

• "A sensible person"

synonym:
• reasonable
,
• sensible

1. Sebep veya sağlam yargı göstermek

• "Akıllı bir seçim"

• "Akıllı bir insan"

eşanlamlı:
• mantıklı

2. Able to feel or perceive

• "Even amoeba are sensible creatures"

• "The more sensible parts of the skin"

synonym:
• sensible
,
• sensitive

2. Hissedebilir veya algılayabilir

• "Amip bile mantıklı yaratıklardır"

• "Cildin daha mantıklı kısımları"

eşanlamlı:
• mantıklı
,
• duyarlı

3. Readily perceived by the senses

• "The sensible universe"

• "A sensible odor"

synonym:
• sensible

3. Duyular tarafından kolayca algılanır

• "Akıllı evren"

• "Akıllı bir koku"

eşanlamlı:
• mantıklı

4. Aware intuitively or intellectually of something sensed

• "Made sensible of his mistakes"

• "I am sensible that the mention of such a circumstance may appear trifling"- henry hallam

• "Sensible that a good deal more is still to be done"- edmund burke

synonym:
• sensible

4. Algılanan bir şeyin sezgisel veya entelektüel olarak farkında

• "Hatalarını mantıklı yaptı"

• "Ben böyle bir durumun söz önemsiz görünebilir mantıklı" - henry hallam

• "Biraz daha yapılması gereken çok şey var" - edmund burke

eşanlamlı:
• mantıklı

Examples of using

That was sensible.

O mantıklıydı.

Now be sensible.

Şimdi mantıklı ol.

I'm being sensible.

Mantıklı oluyorum.

You're sensible.

Sen mantıklısın.

Tom is sensible.

Tom mantıklı.

A lie, told by a sensible man, remains a lie.

Mantıklı bir adam tarafından söylenilen bir yalan bir yalan kalır.

That sounds sensible.

O mantıklı görünüyor.

Tom is a very sensible person.

Tom çok mantıklı bir kişidir.

Tom decided that it wouldn't be sensible to try to cross the old rope bridge.

Tom eski halat köprüyü geçmeye çalışmanın mantıklı olmayacağına karar verdi.

Do you think he's sensible?

Onun mantıklı olduğunu düşünüyor musunuz?

He was persuaded to be more sensible.

Daha mantıklı olması için ikna edildi.

He is by far the most sensible.

O, açık ara farkla en mantıklıdır.

His advice is always very sensible.

Onun tavsiyesi her zaman mantıklı.

What he says sounds very sensible to me.

Onun söylediği bana mantıklı görünüyor.

I'm supposed to be sensible human.

Benim mantıklı bir insan olmam bekleniyor.

I'm supposed to be sensible human.

Benim mantıklı bir insan olmam gerekiyor.

It was very sensible of him to reject the bribe.

Onun rüşveti reddetmesi çok mantıklıydı.

They are sensible girls.

Onlar duyarlı kızlar.