Translation meaning & definition of the word "seem" into Turkish language

verb

1. Give a certain impression or have a certain outward aspect

• "She seems to be sleeping"

• "This appears to be a very difficult problem"

• "This project looks fishy"

• "They appeared like people who had not eaten or slept for a long time"

synonym:
• look
,
• appear
,
• seem

1. Belirli bir izlenim verin veya belirli bir dış görünüme sahip olun

• "Uyuyor gibi görünüyor"

• "Bu çok zor bir sorun gibi görünüyor"

• "Bu proje balıksı görünüyor"

• "Uzun süredir yemek yemeyen veya uyumayan insanlar gibi görünüyorlardı"

eşanlamlı:
• bakmak
,
• görünmek

2. Seem to be true, probable, or apparent

• "It seems that he is very gifted"

• "It appears that the weather in california is very bad"

synonym:
• appear
,
• seem

2. Doğru, olası veya açık gibi görünüyor

• "Çok yetenekli gibi görünüyor"

• "Kaliforniya'da hava çok kötü görünüyor"

eşanlamlı:
• görünmek

3. Appear to exist

• "There seems no reason to go ahead with the project now"

synonym:
• seem

3. Var gibi görünmek

• "Projeye devam etmek için hiçbir neden yok gibi görünüyor"

eşanlamlı:
• görünmek

4. Appear to one's own mind or opinion

• "I seem to be misunderstood by everyone"

• "I can't seem to learn these chinese characters"

synonym:
• seem

4. Kişinin kendi fikrine veya düşüncesine görünür

• "Herkes tarafından yanlış anlaşılıyor gibiyim"

• "Bu çince karakterleri öğrenemiyorum"

eşanlamlı:
• görünmek

Examples of using

Tom doesn't seem to care about anything.

Tom bir şey hakkında umursuyor gibi görünmüyor.

Tom doesn't seem to be very nice.

Tom çok iyi görünmüyor.

Tom doesn't seem to be very hungry.

Tom çok aç görünmüyor.

Tom doesn't seem to be very happy.

Tom çok mutlu görünmüyor.

Tom didn't seem to understand what you said.

Tom ne dediğini anlıyor gibi görünmüyordu.

Tom didn't seem sure of his answers.

Tom onun cevaplarından emin görünmüyordu.

Tom can't seem to get along with anyone.

Tom kimseyle iyi geçiniyor gibi görünemiyor.

Tom and Mary seem to really be in love with each other.

Tom ve Mary gerçekten birbirlerine aşık gibi görünüyorlar.

Tom and Mary seem to be flirting with each other.

Tom ve Mary birbirleriyle flört ediyor gibi görünüyorlar.

Tom and Mary seem to be attracted to each other, don't they?

Tom ve Mary birbirlerinden hoşlanıyorlar gibi görünüyorlar, değil mi?

Tom and Mary don't seem to be happy to see each other.

Tom ve Mary birbirlerini gördüklerine memnun olmuş gibi görünmüyorlar.

You seem weirder than usual.

Her zamankinden daha garip görünüyorsun.

You seem to have a really good grasp on this.

Bu konuda gerçekten iyi bir kavramaya sahipmiş gibi görünüyorsun.

You seem to be in an awful hurry.

Çok acelen var gibi görünüyorsun.

You seem to be in a big hurry.

Çok acelen var gibi görünüyorsun.

You seem perfect for the job.

İş için mükemmel görünüyorsun.

You seem more busy than usual.

Her zamankinden daha meşgul görünüyorsun.

You seem like such a nice girl.

Çok iyi bir kıza benziyorsun.

You seem like a nice kid.

İyi bir çocuğa benziyorsun.

You seem like a nice guy.

İyi bir adama benziyorsun.