Translation meaning & definition of the word "scrape" into Turkish language
Türk diline "kazıma" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Scrape
[Sıyırmak]noun
1. A harsh noise made by scraping
- "The scrape of violin bows distracted her"
- synonym:
- scrape ,
- scraping ,
- scratch ,
- scratching
1. Kazıyarak yapılan sert bir gürültü
- "Keman yaylarının kazıması dikkatini dağıttı"
- eşanlamlı:
- sıyırmak ,
- kazıma ,
- kaşınmak
2. An abraded area where the skin is torn or worn off
- synonym:
- abrasion ,
- scratch ,
- scrape ,
- excoriation
2. Cildin yırtıldığı veya yıprandığı aşınmış bir alan
- eşanlamlı:
- aşınma ,
- kaşınmak ,
- sıyırmak ,
- eleştirme
3. A deep bow with the foot drawn backwards (indicating excessive humility)
- "All that bowing and scraping did not impress him"
- synonym:
- scrape ,
- scraping
3. Ayak geriye doğru çekilmiş derin bir yay (aşırı alçakgönüllülüğü gösterir)
- "Bütün o eğilme ve kazıma onu etkilemedi"
- eşanlamlı:
- sıyırmak ,
- kazıma
4. An indication of damage
- synonym:
- scratch ,
- scrape ,
- scar ,
- mark
4. Hasar belirtisi
- eşanlamlı:
- kaşınmak ,
- sıyırmak ,
- yara ,
- marka
verb
1. Scratch repeatedly
- "The cat scraped at the armchair"
- synonym:
- scrape ,
- grate
1. Tekrarlamak
- "Kedi koltukta kazındı"
- eşanlamlı:
- sıyırmak ,
- ızgara
2. Make by scraping
- "They scraped a letter into the stone"
- synonym:
- scrape
2. Kazıyarak yapmak
- "Taşa bir mektup kazıdılar"
- eşanlamlı:
- sıyırmak
3. Cut the surface of
- Wear away the surface of
- synonym:
- scratch ,
- scrape ,
- scratch up
3. Yüzeyini kesmek
- Yüzeyini yıpratmak
- eşanlamlı:
- kaşınmak ,
- sıyırmak ,
- kaşındırmak
4. Bend the knees and bow in a servile manner
- synonym:
- scrape ,
- kowtow ,
- genuflect
4. Dizleri bükün ve servil bir şekilde eğin
- eşanlamlı:
- sıyırmak ,
- secde ,
- genuflect
5. Gather (money or other resources) together over time
- "She had scraped together enough money for college"
- "They scratched a meager living"
- synonym:
- scrape ,
- scrape up ,
- scratch ,
- come up
5. Zaman içinde (para veya diğer kaynakları) bir araya getirin
- "Üniversite için yeterince para toplamıştı"
- "Yaşayan bir yetersiz çizik"
- eşanlamlı:
- sıyırmak ,
- kazıyarak temizlemek ,
- kaşınmak ,
- gelmek
6. Bruise, cut, or injure the skin or the surface of
- "The boy skinned his knee when he fell"
- synonym:
- skin ,
- scrape
6. Cildi veya yüzeyini çürütmek, kesmek veya yaralamak
- "Çocuk düştüğünde dizini kaptı"
- eşanlamlı:
- cilt ,
- sıyırmak