Translation meaning & definition of the word "saving" into Turkish language

noun

1. An act of economizing

• Reduction in cost

• "It was a small economy to walk to work every day"

• "There was a saving of 50 cents"

synonym:
• economy
,
• saving

1. Bir tasarruf eylemi

• Maliyette düşüş

• "Her gün işe yürümek küçük bir ekonomiydi"

• "50 sentlik bir tasarruf vardı"

eşanlamlı:
• ekonomi
,
• tasarruf

2. Recovery or preservation from loss or danger

• "Work is the deliverance of mankind"

• "A surgeon's job is the saving of lives"

synonym:
• rescue
,
• deliverance
,
• delivery
,
• saving

2. Kayıp veya tehlikeden kurtarma veya koruma

• "İş, insanlığın kurtuluşudur"

• "Bir cerrahın işi hayat kurtarmaktır"

eşanlamlı:
• kurtarma
,
• kurtuluş
,
• teslimat
,
• tasarruf

3. The activity of protecting something from loss or danger

synonym:
• preservation
,
• saving

3. Bir şeyi kayıp veya tehlikeden koruma faaliyeti

eşanlamlı:
• muhafaza
,
• tasarruf

adjective

1. Bringing about salvation or redemption from sin

• "Saving faith"

• "Redemptive (or redeeming) love"

synonym:
• redemptive
,
• redeeming(a)
,
• saving(a)

1. Günahtan kurtuluş veya kurtuluş getirmek

• "İnanç kurtaran"

• "Redebtive (veya caydırıcı) aşk"

eşanlamlı:
• kurtarıcı
,
• cayma(a)
,
• saving(a)

2. Characterized by thriftiness

• "Wealthy by inheritance but saving by constitution"- ellen glasgow

synonym:
• saving

2. Tutuculuk ile karakterize

• "Miras yoluyla zengin ama anayasa ile tasarruf" - ellen glasgow

eşanlamlı:
• tasarruf

Examples of using

Tom deposited three hundred dollars in his saving account.

Tom tasarruf hesabına üç yüz dolar yatırdı.

I've been saving this bottle of wine for a special occasion.

Bu şarabı özel bir gün için saklıyordum.

I've been saving these.

Bunları biriktirmekteyim.

I've been saving.

Tasarruf ediyorum.

I'm saving it.

Onu tasarruf ediyorum.

Can Tatoeba contribute to the saving of endangered languages?

Tatoeba, yok olma tehlikesinde olan dillerin korunmasında katkıda bulunabilir mi?

Thanks for saving me.

Beni kurtardığın için teşekkürler.

Mary is saving money so she can go to Japan.

Mary Japonya'ya gidebilmek için para biriktiriyor.

Mary is saving money to go to Japan.

Mary Japonya'ya gitmek için para biriktiriyor.

Tom doesn't understand the value of saving.

Tom tasarrufun değerini anlamıyor.

Tom is saving money for college.

Tom üniversite için para tasarrufu yapıyor.

Tom deposited 1,000 dollars in his saving account.

Tom tasarruf hesabına 1.000 dolar yatırdı.

Nobody ever got rich by saving on drinks.

Kimse içeceklerden tasarruf ederek zengin olmadı.

If you want security in your old age, begin saving now.

Yaşlandığında güvenlik istiyorsan, şimdi biriktirmeye başla.

I'm saving money for my old age.

Yaşlılık günlerim için para tasarruf ediyorum.

I am saving money in order to study abroad.

Yurt dışında eğitim yapmak için para biriktiriyorum.

They are not interested in saving money.

Onlar para tasarrufuyla ilgilenmiyor.

He's saving up to go to college.

O, üniversiteye gitmek için tasarruf yapıyor.

He deposited 100 dollars in his saving account.

Tasarruf hesabına 100 dolar yatırdı.

He is saving money for a trip abroad.

Yurt dışında bir yolculuk için para biriktiriyor.