Translation meaning & definition of the word "same" into Turkish language

noun

1. A member of an indigenous nomadic people living in northern scandinavia and herding reindeer

synonym:
• Lapp
,
• Lapplander
,
• Sami
,
• Saami
,
• Same
,
• Saame

1. Kuzey i̇skandinavya'da yaşayan yerli bir göçebe halkın bir üyesi ve ren geyiği çobanı

eşanlamlı:
• Lapon
,
• Lapplander
,
• Sami
,
• Saami
,
• Aynı
,
• Saame

2. The language of nomadic lapps in northern scandinavia and the kola peninsula

synonym:
• Lapp
,
• Sami
,
• Saami
,
• Same
,
• Saame

2. Kuzey i̇skandinavya ve kola yarımadası'ndaki göçebe lappların dili

eşanlamlı:
• Lapon
,
• Sami
,
• Saami
,
• Aynı
,
• Saame

adjective

1. Same in identity

• "The same man i saw yesterday"

• "Never wore the same dress twice"

• "This road is the same one we were on yesterday"

• "On the same side of the street"

synonym:
• same

1. Aynı şekilde

• "Dün gördüğüm adam"

• "Aynı elbiseyi asla iki kez giymez"

• "Bu yol dün olduğumuzun aynısı"

• "Sokağın aynı tarafında"

eşanlamlı:
• aynı

2. Closely similar or comparable in kind or quality or quantity or degree

• "Curtains the same color as the walls"

• "Two girls of the same age"

• "Mother and son have the same blue eyes"

• "Animals of the same species"

• "The same rules as before"

• "Two boxes having the same dimensions"

• "The same day next year"

synonym:
• same

2. Yakından benzer veya tür veya kalite veya miktar veya derece ile karşılaştırılabilir

• "Duvarlarla aynı renkte perdeler"

• "Aynı yaştaki iki kız"

• "Anne ve oğul aynı mavi gözlere sahipler"

• "Aynı türün hayvanları"

• "Önceki kurallarla aynı"

• "Aynı boyutlara sahip iki kutu"

• "Gelecek yıl aynı gün"

eşanlamlı:
• aynı

3. Equal in amount or value

• "Like amounts"

• "Equivalent amounts"

• "The same amount"

• "Gave one six blows and the other a like number"

• "The same number"

synonym:
• like
,
• same

3. Miktar veya değere eşit

• "Miktarlar gibi"

• "Eşdeğer miktarlar"

• "Aynı miktarda"

• "Birine altı, diğerine benzer bir sayı ver"

• "Aynı sayı" demek"

eşanlamlı:
• gibi
,
• aynı

4. Unchanged in character or nature

• "The village stayed the same"

• "His attitude is the same as ever"

synonym:
• same(p)

4. Karakter veya doğada değişmeyen

• "Köy aynı kaldı"

• "Onun tavrı her zamanki gibi"

eşanlamlı:
• aynı(p)

Examples of using

Tom clicked on the thumbnail so he could see a larger version of the same image.

Tom aynı görüntünün daha büyük versiyonunu görebilsin diye minyatür çizim üzerine tıkladı.

Tom asks me the same questions every time he sees me.

Tom bana beni her görüşünde aynı soruları sorar.

Tom asked the same question to many people.

Tom birçok insana aynı soruyu sordu.

Tom asked me the same questions Mary had asked me.

Tom bana Mary'nin bana sorduğu aynı soruları sordu.

Tom and Mary got here at the same time.

Tom ve Mary aynı zamanda buraya vardılar.

Tom and Mary don't usually enjoy the same things.

Tom ve Mary genellikle aynı şeylerden zevk almazlar.

Tom and Mary don't live in the same house.

Tom ve Mary aynı evde yaşamıyorlar.

Tom and Mary don't go to the same school.

Tom ve Mary aynı okula gitmiyorlar.

Tom and Mary decided to get the same tattoo.

Tom ve Mary aynı dövmeyi yaptırmaya karar verdiler.

Tom and Mary come from the same town.

Tom ve Mary aynı kasabadan geliyorlar.

Tom and Mary come from the same country.

Tom ve Mary aynı ülkeden geliyorlar.

Tom and Mary both graduated from the same university.

Tom ve Mary her ikisi de aynı üniversiteden mezun oldu.

Tom and Mary arrived in Boston at the same time.

Tom ve Mary aynı zamanda Boston'a geldi.

Tom and Mary are more or less the same weight.

Tom ve Mary aşağı yukarı aynı ağırlıktalar.

Tom and Mary are more or less the same size.

Tom ve Mary aşağı yukarı aynı bedendeler.

Tom and John fell in love with the same girl.

Tom ve John aynı kıza aşık oldular.

Tom and I were on the same train.

Tom ve ben aynı trendeydik.

Tom and I were born on the same day.

Tom ve ben aynı günde doğduk.

Tom and I want the same thing.

Tom ve ben aynı şeyi istiyoruz.

Tom and I used to go to the same school.

Tom ve ben aynı okula giderdik.