Lingvanex Tranalator

Translator for


translation app

Lingvanex - your universal translation app

Translator for

Download For Free

Translation meaning & definition of the word "running" into Turkish language

Türk diline "koşan" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı

EnglishTurkish

Running

[Koşuş]
/rənɪŋ/

noun

1. (american football) a play in which a player attempts to carry the ball through or past the opposing team

  • "The defensive line braced to stop the run"
  • "The coach put great emphasis on running"
    synonym:
  • run
  • ,
  • running
  • ,
  • running play
  • ,
  • running game

1. (amerikan futbolu) bir oyuncunun topu rakip takımın içinden veya yanından geçmeye çalıştığı bir oyun

  • "Savunma hattı koşuyu durdurmak için hazırlandı"
  • "Antrenör koşmaya büyük önem verdi"
    eşanlamlı:
  • koşmak
  • ,
  • koşuş
  • ,
  • koşu oyunu

2. The act of running

  • Traveling on foot at a fast pace
  • "He broke into a run"
  • "His daily run keeps him fit"
    synonym:
  • run
  • ,
  • running

2. Koşma eylemi

  • Hızlı bir tempoda yürüyerek seyahat
  • "Bir koşuya girdi"
  • "Günlük koşusu onu formda tutuyor"
    eşanlamlı:
  • koşmak
  • ,
  • koşuş

3. The state of being in operation

  • "The engine is running smoothly"
    synonym:
  • running

3. Faaliyette olma durumu

  • "Motor sorunsuz çalışıyor"
    eşanlamlı:
  • koşuş

4. The act of administering or being in charge of something

  • "He has responsibility for the running of two companies at the same time"
    synonym:
  • running

4. Bir şeyi yönetme veya bir şeyden sorumlu olma eylemi

  • "İki şirketin aynı anda işletilmesinden sorumludur"
    eşanlamlı:
  • koşuş

5. The act of participating in an athletic competition involving running on a track

    synonym:
  • track
  • ,
  • running

5. Bir pistte koşmayı içeren atletik bir yarışmaya katılma eylemi

    eşanlamlı:
  • takip etmek
  • ,
  • koşuş

adjective

1. (of fluids) moving or issuing in a stream

  • "As mountain stream with freely running water"
  • "Hovels without running water"
    synonym:
  • running(a)

1. (sıvıların) bir akışta hareket etmesi veya verilmesi

  • "Serbest akan su ile dağ dere olarak"
  • "Akan su olmadan kabuklar"
    eşanlamlı:
  • koşu(a)

2. Continually repeated over a period of time

  • "A running joke among us"
    synonym:
  • running(a)

2. Bir süre boyunca sürekli tekrarlanır

  • "Aramızda koşan bir şaka"
    eşanlamlı:
  • koşu(a)

3. Of advancing the ball by running

  • "The team's running plays worked better than its pass plays"
    synonym:
  • running(a)

3. Topu koşarak ilerletmek

  • "Takımın koşu oyunları pas oyunlarından daha iyi çalıştı"
    eşanlamlı:
  • koşu(a)

4. Executed or initiated by running

  • "Running plays worked better than pass plays"
  • "Took a running jump"
  • "A running start"
    synonym:
  • running(a)

4. Çalıştırılarak yürütülen veya başlatılan

  • "Koşu oyunları pass oyunlarından daha iyi çalıştı"
  • "Koşu atladı"
  • "Koşu başlangıcı" demek"
    eşanlamlı:
  • koşu(a)

5. Measured lengthwise

  • "Cost of lumber per running foot"
    synonym:
  • linear
  • ,
  • running(a)

5. Uzunlamasına ölçülür

  • "Koşan ayak başına kereste maliyeti"
    eşanlamlı:
  • lineer
  • ,
  • koşu(a)

6. (of e.g. a machine) performing or capable of performing

  • "In running (or working) order"
  • "A functional set of brakes"
    synonym:
  • running(a)
  • ,
  • operative
  • ,
  • functional
  • ,
  • working(a)

6. (örn. bir makine) performans gösteren veya gerçekleştirebilen

  • "Çalışan (veya çalışan) siparişte"
  • "Fonksiyonel bir fren seti"
    eşanlamlı:
  • koşu(a)
  • ,
  • operati̇f
  • ,
  • fonksiyonel
  • ,
  • çalışma(a)

Examples of using

Tom came running into the living room.
Tom koşarak oturma odasına geldi.
Time is running out. You need to marry your boyfriend and have a baby before it's too late.
Zaman bitiyor. Erkek arkadaşınla evlenmelisin ve çok geç olmadan önce bir bebek sahibi olmalısın.
I was running.
Koşuyordum.