Translation meaning & definition of the word "room" into Turkish language

noun

1. An area within a building enclosed by walls and floor and ceiling

• "The rooms were very small but they had a nice view"

synonym:
• room

1. Bir bina içinde duvarlar, zemin ve tavanla çevrili bir alan

• "Odalar çok küçüktü ama güzel bir manzaraları vardı"

eşanlamlı:
• oda

2. Space for movement

• "Room to pass"

• "Make way for"

• "Hardly enough elbow room to turn around"

synonym:
• room
,
• way
,
• elbow room

2. Hareket alanı

• "Geçilecek yer"

• "Yol açın"

• "Geri dönmek için yeterince dirsek odası"

eşanlamlı:
• oda
,
• yol
,
• hareket alanı

3. Opportunity for

• "Room for improvement"

synonym:
• room

3. Fırsat

• "Geliştirme odası"

eşanlamlı:
• oda

4. The people who are present in a room

• "The whole room was cheering"

synonym:
• room

4. Bir odada bulunan insanlar

• "Bütün oda neşeleniyordu"

eşanlamlı:
• oda

verb

1. Live and take one's meals at or in

• "She rooms in an old boarding house"

synonym:
• board
,
• room

1. Yaşa ve yemeklerini içinde ya da içinde ye

• "Eski bir pansiyonda oda"

eşanlamlı:
• tahta
,
• oda

Examples of using

Tom opened the door to the conference room.

Tom konferans odasına giden kapıyı açtı.

Tom opened the conference room door.

Tom konferans odası kapısını açtı.

Tom noticed that Mary was staring at him from across the room.

Tom Mary'nin odanın karşısından kendine baktığını fark etti.

Tom locked the door so only him and others with keys can get into the room.

Tom sadece kendisi ve diğerleri anahtarlarla odaya girebilsinler diye kapıyı kilitledi.

Tom kicked the locker room door shut.

Tom soyunma odasının kapısını tekmeleyerek kapattı.

Tom is probably up in his room.

Tom muhtemelen yukarıda odasında.

Tom is probably in his room.

Tom muhtemelen odasındadır.

Tom is in the other room, unpacking boxes.

Tom diğer odada kutuları açıyor.

Tom is in the next room, explaining what happened.

Tom yan odada ne olduğunu açıklıyor.

Tom is in his room studying French.

Tom odasında Fransızca çalışıyor.

Tom had his ear pressed to the door, trying to hear what was going on in next room.

Tom kulağını kapıya bastırdı, bitişik odada neler olduğunu duymaya çalıştı.

Tom glanced around the room.

Tom odanın etrafına bakındı.

Tom entered the conference room, carrying a large cardboard box full of documents.

Tom konferans odasına girdi, belgelerle dolu büyük bir karton kutu taşıyordu.

Tom ended up in the emergency room.

Tom acil odasında düştü.

Tom complained that the room was too hot.

Tom odanın çok sıcak olduğundan yakındı.

Tom complained that his room was too small.

Tom odasının çok küçük olduğundan yakındı.

Tom closed the conference room door.

Tom konferans odasının kapısını kapattı.

Tom cleans his room every Monday.

Tom her pazartesi odasını temizler.

Tom came running into the living room.

Tom koşarak oturma odasına geldi.

Tom came into the room, carrying a bunch of flowers

Tom odaya girdi, bir demet çiçek taşıyordu.