Translation meaning & definition of the word "rising" into Turkish language
Türk diline "yükselen" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Rising
[Yükselen]/raɪzɪŋ/
noun
1. A movement upward
- "They cheered the rise of the hot-air balloon"
- synonym:
- rise ,
- rising ,
- ascent ,
- ascension
1. Yukarı doğru bir hareket
- "Sıcak hava balonunun yükselişini alkışladılar"
- eşanlamlı:
- yükselmek ,
- yükselen ,
- tırmanma ,
- yükselme
2. Organized opposition to authority
- A conflict in which one faction tries to wrest control from another
- synonym:
- rebellion ,
- insurrection ,
- revolt ,
- rising ,
- uprising
2. Otoriteye karşı örgütlü muhalefet
- Bir grubun diğerinden kontrolü ele almaya çalıştığı bir çatışma
- eşanlamlı:
- isyan ,
- yükselen ,
- ayaklanma
adjective
1. Advancing or becoming higher or greater in degree or value or status
- "A rising trend"
- "A rising market"
- synonym:
- rising
1. Derece veya değer veya statüde ilerlemek veya daha yüksek veya daha büyük olmak
- "Yükselen bir trend"
- "Yükselen bir pazar"
- eşanlamlı:
- yükselen
2. Sloping upward
- synonym:
- acclivitous ,
- rising ,
- uphill
2. Yukarı doğru eğimli
- eşanlamlı:
- eğimli ,
- yükselen
3. Coming to maturity
- "The rising generation"
- synonym:
- emerging ,
- rising
3. Olgunlaşma
- "Yükselen nesil"
- eşanlamlı:
- ortaya çıkmak ,
- yükselen
4. Newly come into prominence
- "A rising young politician"
- synonym:
- rising
4. Yeni öne çıkmak
- "Yükselen genç bir politikacı"
- eşanlamlı:
- yükselen
Examples of using
The cost of living is rising.
Yaşamanın maliyeti artıyor.
It's still rising.
Bu hâlâ yükseliyor.
The water is rising.
Su yükseliyor.