Translation meaning & definition of the word "rigid" into Turkish language
Türk diline "rijit" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Rigid
[Sert]/rɪʤəd/
adjective
1. Incapable of or resistant to bending
- "A rigid strip of metal"
- "A table made of rigid plastic"
- "A palace guardsman stiff as a poker"
- "Stiff hair"
- "A stiff neck"
- synonym:
- rigid ,
- stiff
1. Bükülme yeteneğine sahip olmayan veya dayanıklı
- "Sert bir metal şerit"
- "Sert plastikten yapılmış bir masa"
- "Bir saray bekçisi poker kadar sert"
- "Sert saç"
- "Sert bir boyun"
- eşanlamlı:
- sert
2. Incapable of compromise or flexibility
- synonym:
- rigid ,
- strict
2. Uzlaşma veya esneklik sağlayamaz
- eşanlamlı:
- sert
3. Incapable of adapting or changing to meet circumstances
- "A rigid disciplinarian"
- "An inflexible law"
- "An unbending will to dominate"
- synonym:
- inflexible ,
- rigid ,
- unbending
3. Koşulları karşılamak için uyum sağlayamama veya değişme
- "Sert bir disiplinci"
- "Esnek olmayan bir yasa"
- "Hüküm sürmek için bükülmez bir istek"
- eşanlamlı:
- eğilmez ,
- sert
4. Designating an airship or dirigible having a form maintained by a stiff unyielding frame or structure
- synonym:
- rigid
4. Sert bir inatçı çerçeve veya yapı tarafından tutulan bir forma sahip bir zeplin veya zeplin belirtmek
- eşanlamlı:
- sert
5. Fixed and unmoving
- "With eyes set in a fixed glassy stare"
- "His bearded face already has a set hollow look"- connor cruise o'brien
- "A face rigid with pain"
- synonym:
- fixed ,
- set ,
- rigid
5. Sabit ve hareketsiz
- "Gözleri sabit camsı bir bakışla ayarlanmış"
- "Sakallı yüzü zaten içi boş bir görünüme sahip" connor cruise o'brien
- "Ağrısı olan sert bir yüz"
- eşanlamlı:
- sabit ,
- set ,
- sert
Examples of using
Tom stood rigid.
Tom dimdik ayakta durdu.
The frame of the machine should be rigid.
Makinenin iskeleti sert olmalı.