Examples of using
She enjoys dancing and horseback riding.
O dans etmeyi ve ata binmeyi sever.
He enjoys horseback riding.
O, ata binmeyi sever.
The car he was riding crashed into a train.
Onun sürdüğü araba bir trene çarptı.
Tom and Mary both like riding horses.
Tom ve Mary her ikisi de atlara binmeyi severler.
Tom isn't used to riding a motorcycle.
Tom motorsiklete binmeye alışkın değildir.
Have you ever been horseback riding?
Hiç at biniciliğine gittin mi?
You should always wear a seat belt when you are riding in a car.
Arabaya bindiğinde her zaman bir emniyet kemeri takmalısın.
About sixty men from the tribe quickly arrived riding horses.
Kabileden yaklaşık altmış adam atlarına binerek çabucak vardılar.
A wily hunter, Christopher Columbus once donned a red riding hood and went into the forest. Without a doubt, he attracted the Big Bad Wolf, grabbed him, and dragged the screaming wolf back to his ship.
Bir kurnaz avcı, Christopher Columbus bir zamanlar kırmızı bir başlık giydi ve ormana gitti. Şüphesiz, o büyük kötü kurdu cezbetti, onu yakaladı, ve bağıran kurdu gemisine geri götürdü.
I prefer riding to walking.
Bisiklete binmeyi yürümeye tercih ederim.
He is good at riding a horse.
O, bir ata binmede iyidir.
He is riding a bicycle.
O, bir bisiklet sürüyor.
He applied for admission to the riding club.
Binicilik kulübüne kabul için başvurdu.
I'd like to try horseback riding.
At biniciliğini denemek istiyorum.
The boy riding a bicycle is my brother.
Bir bisiklete binen çocuk benim erkek kardeşimdir.
I found him riding a bicycle in the park.
Onu parkta bir bisiklete binerken buldum.
I prefer walking to riding.
Yürümeyi bisiklete binmeye tercih ederim.