Lingvanex Tranalator

Translator for


translation app

Lingvanex - your universal translation app

Translator for

Download For Free

Translation meaning & definition of the word "ridiculous" into Turkish language

Türk diline "gülünç" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı

EnglishTurkish

Ridiculous

[Gülünç]
/rɪdɪkjələs/

adjective

1. Inspiring scornful pity

  • "How silly an ardent and unsuccessful wooer can be especially if he is getting on in years"- dashiell hammett
    synonym:
  • pathetic
  • ,
  • ridiculous
  • ,
  • silly

1. İlham verici küçümseyici acıma

  • "Güvenilir ve başarısız bir wooer, özellikle yıllar içinde devam ediyorsa ne kadar aptalca olabilir" - dashiell hammett
    eşanlamlı:
  • acıklı
  • ,
  • gülünç
  • ,
  • saçma

2. Incongruous

  • Inviting ridicule
  • "The absurd excuse that the dog ate his homework"
  • "That's a cockeyed idea"
  • "Ask a nonsensical question and get a nonsensical answer"
  • "A contribution so small as to be laughable"
  • "It is ludicrous to call a cottage a mansion"
  • "A preposterous attempt to turn back the pages of history"
  • "Her conceited assumption of universal interest in her rather dull children was ridiculous"
    synonym:
  • absurd
  • ,
  • cockeyed
  • ,
  • derisory
  • ,
  • idiotic
  • ,
  • laughable
  • ,
  • ludicrous
  • ,
  • nonsensical
  • ,
  • preposterous
  • ,
  • ridiculous

2. Uyumsuz

  • Alay etmeye davet etmek
  • "Köpeğin ev ödevini yediği saçma bahane"
  • "Bu berbat bir fikir"
  • "Saçma bir soru sor ve saçma sapan bir cevap al"
  • "Gülünecek kadar küçük bir katkı"
  • "Bir kulübeye konak demek gülünçtür"
  • "Tarihin sayfalarını geri çevirmek için saçma bir girişim"
  • "Oldukça sıkıcı çocuklarına olan evrensel ilginin kibirli varsayımı gülünçtü"
    eşanlamlı:
  • saçma
  • ,
  • şaşı
  • ,
  • gülünç
  • ,
  • aptal
  • ,
  • anlamsız
  • ,
  • mantıksız

3. Broadly or extravagantly humorous

  • Resembling farce
  • "The wild farcical exuberance of a clown"
  • "Ludicrous green hair"
    synonym:
  • farcical
  • ,
  • ludicrous
  • ,
  • ridiculous

3. Geniş veya abartılı esprili

  • Saçmalıklara benzeyen
  • "Bir palyaçonun vahşi farsça coşkusu"
  • "Çürük yeşil saç"
    eşanlamlı:
  • saçma
  • ,
  • gülünç

Examples of using

It's a ridiculous question, really.
Bu gerçekten saçma bir soru.
That's completely ridiculous.
Bu tamamen saçma.
These allegations are ridiculous.
Bu suçlamalar saçma.