Translation meaning & definition of the word "reveal" into Turkish language
Türk diline "reveal" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Reveal
[Ifşa etmek]/rɪvil/
verb
1. Make visible
- "Summer brings out bright clothes"
- "He brings out the best in her"
- synonym:
- uncover ,
- bring out ,
- unveil ,
- reveal
1. Görünür kılmak
- "Yaz parlak kıyafetler ortaya çıkarır"
- "İçindeki en iyiyi ortaya çıkarır"
- eşanlamlı:
- açmak ,
- çıkarmak ,
- açıklamak ,
- ifşa etmek
2. Make known to the public information that was previously known only to a few people or that was meant to be kept a secret
- "The auction house would not disclose the price at which the van gogh had sold"
- "The actress won't reveal how old she is"
- "Bring out the truth"
- "He broke the news to her"
- "Unwrap the evidence in the murder case"
- synonym:
- unwrap ,
- disclose ,
- let on ,
- bring out ,
- reveal ,
- discover ,
- expose ,
- divulge ,
- break ,
- give away ,
- let out
2. Daha önce sadece birkaç kişi tarafından bilinen veya gizli tutulması gereken kamuya açık bilgileri bilin
- "Müayede evi van gogh'un sattığı fiyatı açıklamaz"
- "Aktris kaç yaşında olduğunu açıklamıyor"
- "Gerçeği ortaya çıkarmak"
- "Ona haberi verdi"
- "Cinayet davasındaki delilleri çöz"
- eşanlamlı:
- açmak ,
- ifşa etmek ,
- açığa vurmak ,
- çıkarmak ,
- keşfetmek ,
- ortaya çıkarmak ,
- kırma ,
- vermek
3. Disclose directly or through prophets
- "God rarely reveal his plans for mankind"
- synonym:
- reveal
3. Doğrudan veya peygamberler aracılığıyla ifşa etmek
- "Tanrı, i̇nsanlık için planlarını nadiren ifşa eder"
- eşanlamlı:
- ifşa etmek
Examples of using
Tom didn't reveal his real identity to anyone.
Tom gerçek kimliğini herhangi birine söylemedi.
She was reluctant to reveal her secret.
Sırrını açığa çıkarmak istemiyordu.
He was reluctant to reveal what he really meant.
Gerçekten ne demek istediğini açıklamaya çekiniyordu.